Eğitim-öğretim yılının ilk yarısı bitmek üzere. Öğrenciler 'kötü evlat', 'aptal çocuk' olarak algılanma kaygısı yaşıyor. 6 soru-6 cevap ile karne sendromu nasıl atlatılır?

Türkiye'deki yaklaşık 16 milyon öğrenci, 10 Ocak'ta Kurban Bayramı'nın başlamasıyla yarıyıl tatiline erken girecek. Yarıyıl tatili aynı zamanda 'karne sendromu' demek. Karne korkusunu yenmede aileye ve eğitimcilere büyük görev düşüyor. İstanbul Üniversitesi Hasan Âli Yücel Eğitim Fakültesi Eğitimde Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Haluk Yavuzer ile karne sendromunu konuştuk.

1-) Karne alan çocuğun psikolojisi nedir?

Okul çocuğu bir değerlendirme ve sonuçla karşı karşıya olduğunun bilincindedir. Bunun gerginliğini yaşamaktadır. Sınav kaygısı yaşayan çocuk gibi. Bu çocuk da bu dönemde başarısız karne ile 'kötü evlat', 'aptal çocuk' gibi birtakım değerlendirmelere maruz kalacağı kaygısını yaşıyor.

2-) Karne korkusu çocukta kendini nasıl belli ediyor?

Karne korkusunun artması baskıcı ve otoriter ailelerde yoğun olarak yaşanmakta. Çocuk o baskıdan korktuğu, çekindiği için yüksek kaygı yaşıyor. Buna bağlı olarak karnede not değiştirmeye hatta intihara varan olumsuzluklar yaşamakta.

3-) İntihara teşebbüs eden çocukların kaygıları neler oluyor?

'Ben bu karneyi anne ve babama nasıl göstereceğim' diye düşünüyor. Yüksek düzeyde başarısızlık kaygısı yaşayan çocuk, baskıcı bir aile ortamında yaşama sevincini yitirme noktasına geliyor.

4-) Ailenin karne dönemlerinde yaklaşımı nasıl olmalı ?

Karnede alınacak notla sevgi bağlamında farkılık olmayacağı anne-baba tarafından çok iyi anlatılmalı. Bu sonucun değişebilirliği ve çocuğa karşı anne-babanın güven duyduğunu vurgulaması önemlidir.

5-) Bazı aileler, tatil kısıtlama, başarılı olma halinde ödüllendirme gibi yöntemler kullanıyor. Bunlar doğru mudur?

Aile durum değerlendirmesi yapıp var olan eksiklikleri giderme yolunda destekleyici yaklaşım sergilemek durumunda. Çocuğu aşağılamak ve olumsuz sözlerle duygusal istismar yaşatmamak gerekiyor. 'Başarısız olduğun için tiyatroya götürmeyeceğim', demek anlamsız. Onun yerine 'Gel şimdi güzel bir program yapalım. Eğlenceye de yer olsun çalışmaya da' diyerek cesaretlendirmek gerekli.

6-) Okul yönetiminin ve öğretmenlerin tavrı nasıl olmalı?

Her çocuk aynı zekâ özelliğine sahip olmadığı için öğretmenin hoşgörülü olması lazım. Öğrencinin başarılı olduğu noktaları deşifre ederek başarısız olduğu noktaları aşması yolunda destek vermesi gerekir.