Kelimelerin insan üzerinde müthiş etkileri olduğunu biliyoruz. Atalarımızın “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır” sözünü, koca Yunus “Kişi bile söz demini, demeye sözün kemini” diyerek destekliyor. Kur’an-ı Kerim’de Mevla “Güzel bir söz kökü yerde sabit, dalları havada güzel bir ağaca benzer. O Rabbinin izni ile her zaman meyvesini verir.” derken, Peygamber Efendimiz (asm) “Sözde sihir vardır.” diyerek kelimelerin gücüne vurgu yapıyor.

Japon bilim adamı Emoto, sular üzerinde yaptığı deneylerde kelimelerin gücünü bir kez daha ortaya koymuş durumda. Bir şişeye saf su koyan Emoto, bu şişelerin üzerine üzerinde çeşitli cümleler yazdığı etiketler yapıştırıyor. Bu etiketlerin kimine “Seni seviyorum”, “Teşekkür ederim” kimine ise “Senden nefret ediyorum” yazıyor. Emoto, şişeleri bir gece bekletiyor ve sonra açarak içindeki su kristallerini fotoğraflıyor. Sonuçta görüyor ki, camına güzel cümleler yapıştırdığı suyun kristalleri çok düzgünken, diğerlerinin kristalleri oldukça bozuk. Cansız dediğimiz su, üzerine yapıştırılan olumsuz etiketten arada cam olmasına rağmen etkileniyor.

Cansız bir madde bile, olumsuz kelimelerden etkileniyorsa, çocukların taşıdığı minik kalpler olumsuz kelimelerden kim bilir nasıl etkileniyor? Bu nedenle anne-babaların ve çocuklarla muhatap olan tüm eğitimcilerin kullandığı kelimelere dikkat etmesi gerekiyor.

Öncelikle, çocuklarımızı olumsuz etiketlemekten kaçınmalıyız değerli okuyucular. “Koca kafa”, “sakar”, “tembel”, “miskin”, “ablak”, “kepçe”, “uyuşuk”, “yalancı”, “cingöz”, “serseri”, “ukala” gibi kelimeleri bazen yanlışlıkla çokça kullanabiliyor ve çocuklarımıza bu lakaplarla hitap edebiliyoruz. Bu etiketler sıklıkla kullanıldığında, etiket olmaktan çıkıp çocuğun kişiliğinin bir parçası haline geliyor. Çocuk, kendisinin de etiketteki gibi olduğuna inanınca artık geri dönülmez bir yola girilmiş oluyor.

Çocuklarımızı olumsuz etiketlemekten kaçındığımız gibi, onları ikaz ederken ve yönlendirirken de pozitif kelimeleri kullanmamız kesinlikle daha faydalı olacaktır. Örneğin elinde bir tabakla yürüyen çocuğumuza “Aman düşürme demek yerine”, “Sıkı tut” demek daha doğrudur. “Tembellik yapıyorsun” yerine “Daha çalışkan olabilirsin” demek daha makuldür. “Dikkatli ol” ifadesi “Sakarlık yapma” ifadesinden daha fazla yol göstericidir. “Yalan söyleme” ibaresi yerine “Doğruları söyle” ibaresini kullanmak daha eğiticidir.

Negatif ifadeler, yol göstermediği gibi akla olumsuzu da getirdiği için yanlış yönlendirici olabilmektedir. Şimdi ben size, “Kırmızı fil düşünmeyin” desem, hepinize kırmızı fili düşündüren ben olurum. Aynı şekilde “tırnaklarını yeme” dediğimiz kişinin aklına “tırnak yeme” mesajını gönderen yine biz oluruz. “Gürültü yapmayın” mesajı çocukları daha fazla gürültü yapmaya sevk eder, çünkü zihne giden mesaj “gürültü” mesajıdır. Bunun yerine “Sessiz olun” demek daha doğrudur. Çünkü çocuklara ne yapmaması gerektiğini değil, ne yapması gerektiği aktarılmalıdır. “Çöpü yere atma” demek yerine “Çöpü ilerideki çöp tenekesine at” demek arasında dağlar kadar fark vardır.

Özetle, kelimelerin su üzerinde bile etkili olduğunu düşündüğümüzde, eğitimde, özellikle de çocuk eğitiminde ne kadar önemli yer ettiğini aklımızda tutmak güzel olacaktır. Yunus’la başladık onunla bitirelim isterseniz: Sözü bilen kişinin, yüzünü ak ede bir söz; Sözü pişirip diyenin,
işini sağ ede bir söz.

Bu içerik alıntıdır.
Yazar: Mehmet Teber
Kaynak: Haber 7