Çocuklarımıza Verdiğimiz Gizli Mesajlar

Her davranışımızla çocuklarımıza duygularımız ve düşüncelerimiz hakkında gizli mesajlar veririz. Aşağıdaki hikayemizde de çocuklarımıza verdiğimiz gizli mesajlar hakkında bilgi edineceğiz.

Evden çıkmadan oğluna markete gittiklerinde isteği her şeyi almasının mümkün olmadığını söylemeyi ihmal etmemişti. Küçük oğlu “Taamam” demişti annesinin gözlerinin içine masum bir bakış fırlatarak. Pelin markete gittiklerinde oğlunun huysuzluk etmesinden ve daha önce yaptığı gibi market içinde çığlıklarına eşlik eden ağlama nöbetlerinden endişeleniyordu aslında. Herkesin bakışları oğluna ve istediğini alması için ona yalvaran annesine dönüyordu birden. Pelin her ne kadar hayır dese de gittikçe artan ağlama sesi, ayıplayan bakışlardan bir an kurtulma hissi uyandırıyordu onda. Ve sonunda alıyordu. Her zaman olmasa da arada yapılan market alışverişlerinde yine de tedirgin olmasına yetiyordu.

Apartman kapısından çıkarken annesinin elinden tuttu Burak. “Benim yakışıklı oğlum”  dedi Pelin oğlunun küçük ellerini avcuna alırken. Burak gayet neşeliydi sokağa çıktıkları için. Okul dönüşünde  dışarı çıkmasına hava soğuk olduğu için izin vermiyordu annesi. Pelin kafasını çevirip küçük oğluna baktığında hafif tombul yanaklarının soğuktan kızarmaya başladığını görmüştü. Eşiyle mutlu evliliklerinin meyvesi olan oğullarının geleceği için ellerinden geleni yapıyorlardı. Her ikisi de çocuklarına neredeyse hayrandı.

Caddeye çıkmışlardı şimdi. Yol üzerindeki dükkanların vitrinlerini inceleyerek gidiyorlardı markete. Pelin üzerinde hayal ettiği elbisenin bulunduğu vitrinden bakışlarını çevirdiğinde Selma’nın kendisine doğru geldiğini gördü.

“Merhaba Selma. Nasılsın bakalım görüşmeyeli?” diye girdi söze arkadaşının kendisini görmekten mutlu yüzünü gördüğünde. “Teşekkür ederim Pelinciğim. İş çıkışı markete uğradım. Eve gidip yemek hazırlamam gerek daha. Bu yorgunluğun üzerine yemek de iyi gider doğrusu.” dedi bakışlarındaki şikayetçi halle. “Sen nereye böyle bu sevimli beyefendiyle” dedi Burak’ı sevmeye çalışarak. Ama Burak yabancı kişilere gösterdiği huysuzluğu ve çekingenliği Selma’ya da göstermekten geri kalmamıştı. “Markete gidiyoruz Selma teyzesi. Alışveriş yapacağız oğlumla.”

Selma, arkasında Pelin ve oğlunu bırakarak yoluna yerden aldığı torbaları kavrayarak devam etti. Sokağın başına geldiğinde Pelin ve Burak gözden kaybolmuşlardı. Markete girdiklerinde “Yaptığımız anlaşmayı unutma” diye bir konuşma geçmişti aralarında. Burak huysuzlandığını göstermeye çalışırcasına omuzlarını silkti.

“Ne alacaktık söyle bakalım.” Burak, okumayı öğrendiğini göstermek için listeyi heceleyerek annesine aktarıyordu. “Aferin benim oğluma ne güzel de okurmuş.” Listedekiler tek tek alınıp alışveriş arabasına konuluyordu. Annesinin uyarılarını pek dikkate almayan Burak, alışveriş arabasını sürmekten mutlu bir şekilde zaman zaman bir yerlere çarpıyordu. Oyuncak reyonunun yanından geçerken Burak’ın gözü uzaktan kumandalı arabada kalmıştı. “Alamayacağımızı biliyorsun. Anlaşmıştık” dedi Pelin oğlunun niyetini anladığında. Ambalajında duran araba gözünü kamaştırmıştı adeta Burak’ın.

Annesine dönerek “Bu arabayı istiyorum” dediğinde annesi kararlı bir şekilde onu alacak kadar paralarının olmadığını söyleyerek oğlunu ikna etmeye çalışmıştı. Ama Burak pek oralı değildi. Çatık kaşları ve kendinden emin tavrıyla çatışmaya hazır olduğunu gösteriyordu sanki. Pelin oğlunun elinden tutup sürüklercesine götürmeye çalıştığında annesinin elinden kurtulup oyuncağın bulunduğu reyona geri gelmişti.

Pelin, oğlunun yanına gelerek kızgın bir ses tonuyla “Hayır dedim sana” demişti. Burak istediği olmadığında gösterdiği tipik hareketleri göstermeye başlamıştı bile: Büzülen dudaklar, ağlamaya her an hazır dolu gözler ve iki elini göğsünde kavuşturduğu o inatçı duruş.

Pelin okuduğu kitaplarda bu tür durumlarda ne yapması gerektiği hakkında bilgi edinmişti, ancak oğlu gözyaşlarını tutamayıp hıçkırıklarla ağladığında “Hıçkırıklara boğularak ağlaması daha kötü” diyordu kendi kendine.

“Almıcam” sözleri pek anlamlı değildi Burak için. Pelin’in istemediği şey yine gerçekleşmişti. Ağlamaya başlamıştı Burak. “Ağlaman hiçbir şeyi değiştirmez Burak. Almıcam. Lütfen bebek gibi ağlamayı kes.”  Daha şimdiden birkaç kişi dönüp gözyaşlarına boğulan Burak’ın ne istediğini anlamak için yanına gelmişlerdi. Gözyaşlarına boğulan Burak, kendisine yönelen bakışlara aldırış etmeden sesini gittikçe yükseltiyordu. Pelin “Yine başladık” dedi kendi kendine. Burak ise annesinin ümitsiz bakışları arasında yere yatmış ve tepinmeye başlamıştı. Pelin zaman zaman sinirleniyor ve Burak’ı kolundan tutup götürmeye çalışıyor zaman zaman da çevreden gelen şaşkın bakışlar altında eziliyordu. Sanki herkes “Ne kadar gaddar. Çocuğunu nasıl oluyor da böyle ağlatabiliyor.” diyerek bakıyordu ona. Pelin oğlunun böyle yapmasına bir taraftan çok üzülüyor diğer taraftan da çocukluğunda sahip olamadığı şeylerin eksikliğini oğlu hissetmesin istiyordu.

Oğluna yaklaşıp “Önce sus bak ne dicem” diyerek anlaşmaya hazır olduğunu göstermeye çalıştı. Ama Burak’ın tek istediği arabaydı ve içinde araba kelimesinin geçmediği bir cümleyi duymuyordu. “Arabayı alıcam tamam ama bir şartla” dediğinde Burak’ın gözlerinden süzülen yaşlara bir anda durgunluk gelmişti. Ağlama nöbetinden çıkmıştı ve şimdi annesinin söylediklerini dinlemeye çalışıyordu.

“Bir daha markete geldiğimizde böyle davranırsan sana hiçbir şey almam ve seni orada bırakıp giderim. Bir daha böyle bir şey yapmanı istemiyorum. Tamam mı?” dedi gözlerini silen oğluna. Burak “Tamaaamm” dediğinde Pelin, bir elinde alışveriş arabası diğer elinde uzaktan kumandalı araba kasaya doğru gidiyordu.

Burak Ne Öğrendi?

Bebekler doğduklarında istek ve arzularını çevrelerindeki insanlara nasıl anlatırlar? Ağlayarak tabiî ki dediğinizi duyar gibiyim. Evet ağlayarak. Ancak yeni doğmuş bir çocuğun ağlaması, öğrenilmiş değil refleksif bir harekettir. Zamanla beyin fonksiyonları gelişen bebek için ağlama, bilinçli bir davranışa dönüşmektedir.

Peki, bir çocuk istek ve arzularını nasıl aktarır? Elbetteki dil becerilerini göstererek. Ancak yukarıda verilen hikâyede olduğu gibi çocuklar istek ve arzularını her zaman edindikleri dil becerileriyle iletmezler. Bazen de anne babalarına karşı kullanabilecekleri etkili bir silah olan gözyaşları aracılığıyla isteme yolunu tercih ederler. Annesinin kendisine uzaktan kumandalı arabayı almadığını gören Burak, bunu yaptırmanın başka bir yolunu yani hıçkırıklara boğularak ağlamayı, yerlerde tepinmeyi buldu.

Pelin’in oğlu Burak’a verdiği mesaj açık. Sana hayır dediğimde aslında beni ikna edecek başka yolları deneyerek bana evet dedirtebilirsin. Güzel bir şekilde istediğinde –eğer şartlar müsait değilse, yani param yoksa ya da yeterince oyuncak almışsak- istediğini yerine getiremem, ama mızmızlık eder ve ağlarsan sana istediğini almaya mecbur olurum.