Çocuklara sabır ve şükür nasıl öğretilir?

Şükretmek dile kolay, kalbe zor. Hele bir de söz konusu çocuklarsa çok daha zor. Peki, elindekine kanaat etmeyi, dahası nimetlere şükretmeyi çocuklarımıza nasıl öğretmeliyiz? Hüseyin Peker'in 'İdare Edemem Anne' kitabı bu soruya cevap niteliğinde.

Süpermarketin önünde annesinin yapıştığı eteğini çekiştirerek "çikolataaaa, sakııız, gofreeet, bisküviii..." nidaları eşliğinde salya sümük ağlayan çocuklar... Ya da evde oyuncak koyacak tek bir santim yer kalmamasına rağmen dükkanın önünde "Alalım baba, alalııım!, Herkesin var benim yoook!, Bu en yeni modeli!" gibi ikna cümlelerini en masum tavırlarını takınarak ardı ardına sıralayan minikler... Peki bunca yıl dedelerimizin, ninelerimizin dilinden düşürmediği şükür ve kanaat cümlelerine ne oldu? Çocukların dilinde bunlara rastlamak pek mümkün değil maalesef.

Yanlışı nerede yapıyoruz? Elimizdekiyle yetinmeyi beceremeyip gözümüzü sürekli bizde olmayana dikmek neden? On Dokuz Mayıs Üniversitesi'nde görevli İlahiyat Profesörü Hüseyin Peker, kaybettiğimiz 'idare' kültürünü çocuklara aşılamak için bir kitap yazdı: İdare Edemem Anne! Timaş Yayınları'ndan çıkan kitap, daha çok idare edemeyen çocukların cenderesinde bunalan ebeveynler için aslında.

Kitabın hikayesi de ilginç. Peker de birçok ebeveyn gibi oyuncak yığınına dönen evlerden muzdarip bir dede çünkü. Çocuklarına şükür ve kanaati öğretmekte zorlanırken, ilerleyen yıllarda torunlarıyla aynı konuda çatışmış. "Bir gün çarşıda eşim, kızım ve torunum dolaşıyorduk. Oyuncak satan bir dükkânın önünden geçerken baktım torunum -o zaman altı yaşındaydı- annesine yavaşça bir şey söylüyor. Benim duymamı istemiyor. Ben tabii oyuncak istediğini tahmin ettim. Annesi onu yine kıramadı, gidip bir oyuncak daha aldı." diye anlatıyor onu bu konuda bir şeyler yapma telaşına düşüren sebebi. Çünkü olayda özne çocuk gibi görünse de asıl ebeveynlerin bilinçlendirilmesi gerektiğine inanıyor israf konusunda.

Çocuklarımıza şükretmeyi nasıl öğretmeliyiz?

Bu sorunun cevabı başta anne baba olmak üzere yetişkinlerin kendilerinin şükretmeleri ve kanaatkâr olmalarında saklı. Ebeveynler çocuğun yanında sürekli dert yanıp eksiklerini dile getirmek yerine, sahip olduklarından bahsedip şükretmeli. Güç durumda olan insanlardan dem vurarak kendi sahip oldukları imkânları sık sık vurgulamaları gerekiyor. Çocuğun yanında durumları iyi olmayan ailelerden bahsederken onlara yardım edenleri övmek ve çocukla beraber bizzat yardımda bulunmak, onun şükür ve kanaat duygularının gelişmesine katkı sağlar. Allah'ın kendisine bahşettiği güzellikler, organları, gözleri, elleri, ayakları, zekâsı, aklı, yetenekleri ve bunların her birinin ne kadar değerli olduğu da konuşulmalı onlarla.

Çocuğa 'tüketim ahlakı'nı aşılayın

Tüketim ahlâkı, ihtiyacımız olduğu kadarını almak ve harcamalarımızda toplumun diğer fertlerini de düşünme alışkanlığıyla yakından ilgili bir kavram. Çocukta tüketim ahlâkı oluşturabilmek için öncelikle anne baba çocuğa örnek olmalı. Eğer ebeveynler ihtiyacına göre harcamada bulunuyor, izlediği reklamlardan, komşulardan vs. etkilenerek hemen alışverişe koşmuyor, suyu gereksiz yere akıtmıyor, artan yemekleri dökmüyor, ekmekleri çöpe atmıyor, evdeki eşyaları henüz eskimeden değiştirmiyorsa çocuğun da dengeli bir tüketim alışkanlığı ve kanaatkâr bir yapı kazanması hayal değil. Diğer önemli bir nokta da çocuğa özgüven kazandırılması. Zira, kendine güveni olan çocuk alışveriş yaparak, tüketime yönelerek kendini kabul ettirme yoluna gitmez. Anne babanın çocukla kurdukları iletişim tarzı ve tutumları, özgüvenin oluşmasında birinci derecede rol oynar. Bunun için ona yeterli sevgi gösterilerek düşüncelerine değer verilmeli, görüşleri alınmalı. Ebeveynler çocuğa baskı uygulamak, olumsuz ifadeler ve lakaplardan da sakınmalı.

Şükür ve şefkat birbiriyle yakından ilgili

Şükür sadece sözle olmaz. Her nimetin şükrü kendi cinsindendir. Söz gelimi geçinmekte zorlanan ailelere yardım etmek, müşkülünü gidermek maddi açıdan imkanları iyi olanların boynunun borcu. Bu yüzden çocuğa, insanlar, hayvanlar hatta tabiatın da sevgiye, ilgiye ihtiyacı olduğu ve bu konuda sorumluluğunun bulunduğunu öğretmek gerekiyor. Çocuklarımızı bir yaşlının ya da hastanın elinden tutmaya, gerektiğinde yerini ve sırasını ona vermeye, bir düşküne yardım etmeye alıştırmalıyız. Onlara, şefkat ve merhamet duygularını geliştirecek öyküler, masallar okumak ve okutmak da bu konuda faydalı olacaktır. Bu duygulara sahip olan çocuk şükür ve kanaati daha kolay öğrenir.