Çok sevdiği anne veya babasını kaybetmek küçük bir çocuk için katlanılması en zor acılardan biridir.

Kimi zaman böyle bir kayıptan etkilenmemiş görünseler bile aslında bu onların henüz ölümü kavrayamıyor olmasındandır. Anne veya babası vefat eden çocuğa durumun basit bir dille gerçek olarak anlatılması gerekir. Aksi halde çocuğun yeni duruma alışması daha da zorlaşır. Çocuk ve gençlik psikiyatristi Doç. Dr. Mücahit Öztürk, 7 yaşından küçük çocuklar soyut düşünemediği için ölümü tam anlayamadıklarını söylüyor. Bu yüzden onlara durumun tam teferruatıyla anlatılmasına gerek olmadığını belirten Öztürk, "Küçükler ölümün geri dönüşümsüz olduğunu, giden kişinin bir daha gelmeyeceğini idrak edemez. Vefat eden kişinin artık olmadığı kesin bir dille anlatılmalı." diyor.

Yakınlarını kaybeden çocuklara bu bilginin en yakınları tarafından verilmesi gerektiğine dikkat çeken Öztürk, başka bir kişiye veya bir psikoloğa söyletmenin doğru olmadığını belirtiyor. Öztürk'e göre bu durumu açıklayacak en doğru kişi hayatta kalan ebeveyn olmalı. konuşurken basit ama gerçekçi bir dil kullanılmalı. "Annen veya baban hastaydı biliyorsun. Veya kaza geçirdi. Onu kaybettik. Aramızdan ayrıldı. Bunun için hepimiz üzülüyoruz." türü ifadeler anlamasını kolaylaştırıyor.

Cenaze ve defin törenlerine ergenlik döneminden önceki çocukların katılmasını çok doğru bulmayan Öztürk, cenazenin kabre konulması sırasında oluşan duyguları çocukların yaşamasının doğru olmadığını belirtiyor. "Bu küçük çocuklarda çok ciddi kaygılar, travmalar oluşturur. Çocuk sevdiği kişiyi oradan çıkarmak isteyebilir. 'Orada acı çeker, canı yanar' gibi şeyler düşünür." diyen Öztürk, ölen kişinin definden önce çocuğa gösterilmesinin de yanlış olduğunu ifade ediyor. Çocuğun sevdiği kişinin kaybıyla oluşan boşluğu, onun yerine koyabileceği biriyle doldurulması gerekiyor. Özellikle ilk zamanlarda çocuğun kaybettiği kişi gibi sevebileceği, ihtiyacı olan desteği sağlayabilecek birinin olması önem taşıyor. Çocuğa, anne veya babasını kaybetse bile kendisine bakım verecek, sevecek, sürekli destek olacak kişilerin hayatta olduğu anlatılmalı.

Teselli maksadıyla kullanılan 'Allah onu sevdiği için yanına aldı' şeklindeki ifadelerin çocukta yanlış algılamalara sebep olacağını belirten Öztürk şöyle konuşuyor: "Çocuk 'iyilik yapanlar ölüyor' diye düşünür ve sevdiklerini kaybetmemek için iyi olmalarını istemez. Dinî temalar çok fazla kullanılırsa 'madem annemin gittiği yer çok güzel o zaman ben de gideyim' diye düşünür. Dinî unsurların kullanılması çocuğu rahatlatmak için çok faydalı olur elbette ama sürekli üzerinde durulup abartılmamalı. Özendirici olmadan sevdiği kişinin kötü durumda olmadığı anlatılabilir."

Yaşadığı travmayı atlatamayan çocuklarda sevdiklerini kaybetme kaygısı oluşabileceğini belirten Öztürk, yapılması gerekenleri şöyle anlatıyor: "Bir büyüğünü kaybeden çocuk, doğru bir yaklaşımda bulunulmazsa diğer sevdiklerini de kaybedeceğini düşünür. Ailede yaşanan yasın çocuk tarafından da yaşanmasını sağlamak lazım. Sanki hiçbir şey olmamış gibi davranmak da, çok acıklı manzaralar sergilemek de doğru değil. Bazen çocuk abartılı bir ilgi ile şımartılıyor. 1-2 ay yakınları tarafından çok ilgi gösteriliyor. Bu zamana kadar hiç yaşamadığı bir sevgi ortamı oluşuyor ama sonra bu bitiyor. O yüzden çocuğun düzeninde çok fazla değişiklik yapmadan güven duygusunu vermek lazım. Abartılı ilgiden, vericilikten, abartılı hediyelerden kaçınmak lazım."