Hiçbir çocuk anne-babanın ?Biraz sabırlı ol!? demesiyle sabırlı olmaz. Çocuklara sabrı da öğretmek gerekir. Ama bunun için çocukların karşılarında ilk önce güzel bir örnek görmeleri lazımdır.

Sabır kavramının çocuk eğitimindeki rolü ve karakter gelişimine olumlu katkılarına yönelik yapılan bir araştırmada ilginç sonuçlar elde edilmiştir. ?Lokum Testi? adı verilen bir deneyde, 3-5 yaşlarında olan çocukların sabırları sınanmaktadır. Kendilerine lokum verileceği söylenen çocuklardan sabredip bekleyenlere ikişer lokum, bekleyemeyen ve sabırsızlık gösteren çocuklara ise birer lokum verilecektir. Her iki gruptan sabırsızlık gösterenlere bir lokum verilmekte ve onlar bir kenara çekilmektedir. İki tane lokum istediğini söyleyen grup ise kendilerini meşgul edecek bir şeyler bulmuşlar ve sonunda iki tane lokum almayı başarmışlardır. Her iki gruptaki bireyleri yirmi yıl takip eden uzmanlar, sabırsızlık gösteren çocukların ileriki yaşamlarında başarısı daha düşük, fazla kariyer sahibi olmayan, sosyal olarak da daha zayıf olduklarını tespit etmişlerdir. Sabır gösterip iki lokumu hak eden çocukların yirmi yıl sonraki yaşantılarında ise kariyerleri daha yüksek, insanlarla olan ilişkilerinde ise daha sosyal ve özgüven sahibi bireyler oldukları gözlenmiştir.

ANNE-BABANIN TAHAMMÜL SINIRI ÇOCUKLARI ETKİLİYOR

Birçok insan ?ben tez canlıyım?, ?çok paniğimdir?, ?aniden parlarım? gibi birtakım duygu durumlarını, kendisinde yaratılıştan var olan ve hiçbir şekilde farklılaşmayacak bir kişilik özelliği gibi algılar. Bu algılamaları çocuklar da ebeveynlerini görerek ve taklit ederek öğrenirler. Yetişkin çağına geldiklerinde de; ?babası gibi panik atak?, ?annesi gibi aniden parlıyor? gibi bir kabullenmeyle karşılaşırlar. Oysa bu gibi duyguların eğitimi, beynin ilgili alanına sabrın öğretilmesiyle gerçekleşebilir. Küçük yaşlardan itibaren çocukların anne-babalarından, karşılaştıkları olaylara karşı soğukkanlı yaklaşımlar, tahammüllü davranışlar görmeleri sabır eğitimine olumlu katkılar yapacaktır. Sabırsız bir anne-babanın, çocuğuna ?sabırlı ol, sabret? demesiyle çocuk sabırlı olmayacaktır. Kısaca ebeveynin tavır ve davranışları bu konuda çocuğu etkileyecektir, 0-6 yaş dönemi içinde çocuğa bu konuda verilecek eğitim önem arz etmektedir.


Başarısı düşük öğrencilerde sabırsızlık

Çabuk sinirlenen, kendisi dışındakilerin konuşmasına tahammül edemeyen ve bunun sonucunda onları anlayamayan, anne-babaların sıklıkla şikâyet ettikleri ?dersin başına hemen oturup kalkan?, kendisine söylenen küçük bir eleştiride bile hemen cevap verme alışkanlığı olan, çabuk gerginleşen, bedenini ya da zihnini zorlayacak küçük bir aktivitede bile hemen pes eden çocukların, akademik yaşamlarında da başarılarının düşük olduğunu görürüz. Bir türlü düzenli bir ders çalışma planına bağlı kalamayan öğrenciler, çabuk sıkılmanın bir sonucu olarak bu davranışı sergilerler. Dikkat dağınıklığı ve hiperaktivite gibi fizyolojik bir problemde, uzman yardımı alınmalıdır; ancak sabırsız ve çabuk sıkılan, zihnini biraz zorladığında pes eden çocuklar, ?hiperaktif? olarak adlandırılmamalıdır. Bazı öğrenciler, belki iki üç tekrarla ya da göz gezdirmeyle öğrenebilecekleri bir dersi, sabredememenin vermiş olduğu sıkılganlıkla öğrenememekte ve öğrenilmiş çaresizlikle karşı karşıya kalmaktadırlar. Bunun sonucu olarak da o derse karşı konsantre olamamakta ve kapıldıkları önyargılarla yapamayacaklarına inanmaktadırlar. Aslında bu durum, gizlenmiş bir sabırsızlık durumunun dışa yansıması olarak düşünülebilir. Bu yansıma, okul yıllarında ders başarısızlığı şeklinde kendini gösterirken, yetişkinlik döneminde ise eşine sabır gösterememe ve ayrılma, kısa zamanda birçok iş değiştirme, olumlu ve sağlıklı bir sosyal çevre edinememe şeklinde karşımıza çıkar.


Sabırlı bireyler yetiştirmede anne-babalara tavsiyeler

* Anne-babaların, yaşantılarında olumlu ya da olumsuz durumlara karşı aşırı tepki göstermemelerine çocuk şahit olmalıdır. Bu konuda eşlerin ev içerisinde birbirleriyle kurdukları iletişimin kalitesi çocuğu etkiler. Ani parlamalar ve anne-baba arasındaki ufak meselelerde meydana gelen yoğun tepkisel yaklaşımlar, çocuk tarafından taklit yoluyla öğrenilebilir.

* Çocuğunuzla süre tutma oyunları oynayabilirsiniz. Oyuncağını yukarıya kaldırarak üç dakika süreyle tutmasını isteyebilirsiniz. Tek ayak üstünde kaç dakika durabileceği ölçülebilir ya da karmaşık bir yap-boz oyununda yılmadan ufak parçaları birleştirmesi istenebilir.

* Küçük yaşlardaki çocuklar ben merkezci oldukları için isteklerinin hemen yerine gelmesini beklerler. Bu durum sabır eğitimine ilişkin olumlu kazanımlar sağlayabilir. Örneğin bizden bir şeyler istediğinde çocuğumuza ?beklemesi gereken bir sürenin olduğunu? söyleyebiliriz.

* Büyükler başlamadan yemeğe başlanmayacağı çocuğa öğretilebilir. Evin büyüğü sofradan kalkmadan da kalkılmayacağı gibi davranışlar da sabır kazanımı açısından önemlidir.

* Akşam vakitlerinde tüm aile bireylerinin bir arada olduğu bir zaman diliminde yarım saat kitap okunması, bu duruma ebeveynlerin sabır göstermesi, yine sabır eğitimine katkı sağlayacaktır.

* Süreç yerine sonuca endekslenen anne-babalar da yine çocukların sabırlı olmalarına engel olmaktadır. Mutlak başarı bekleyen mükemmeliyetçi ebeveynlerin sabırsız olduklarını görürüz. Çocuğun ders çalışma sürecine ve gayretine çok önem vermezler; çünkü ortaya çıkacak sonuç, onların tatmin olma ya da olmama durumlarını belirler. Oysa asıl olması gereken amaç için ortaya konulmuş sabırlı gayrettir.