Çocuk sınıfın diğer üyeleri olan yaşıtı öğrenci arkadaşları ile sosyalleşmektedir. Okul aynı zamanda yaşamdaki ilişkileri ve dengeleri öğrenme mekanıdır. Bir çocuk için tanımadığı çocuklarla ve tanımadığı öğretmeni ile bir araya gelmek ciddi kaygı sebebi oluşturabilir. Bahçeşehir Kolejleri Rehberlik Bölümü çocukların okul başarıları için anne-babalar ile öğretmenlere şu önerilerde bulundular.
Okula gitme konusunda ödün verilmemeli, mutlaka okula gitmesi sağlanmalıdır. Bu, çözümün yarısıdır.

Çocuğa, okulun amacını açıklamak, okula gitmesi konusunda ailenin tüm fertlerinin kararlı ve tutarlı olması işe yarar. Okula gitmemesi halinde, yapılan çalışmalardan geri kalacağı ve bunun kendisi için bazı aksaklıklara yol açacağı anlatılmaya çalışılmalıdır. Çocuğun kendini terkedilmiş ve yalnız hissetmesine yol açacak davranışlardan kaçınılmalıdır.

Okula gitmediğinden dolayı çocuğu suçlamamalı, korkusu ve gözyaşlarıyla alay edilmemelidir. Vedalaşmaları çabuk ve kısa süreli tutarak, ayrılıkların doğal olduğu hissettirilebilir. Ona gününüzün nasıl geçeceğini anlatıp, onun la gününün nasıl geçtiği hakkında konuşmak, her ikinizi de rahatlatabilir.
Çocuğun endişeleri, duyguları üzerinde konuşmak, hem sıkıntısını paylaşmasını, hem de anlaşıldığını hissedip rahatlamasını sağlar. Bu sıkıntılı durumun geçici olabileceği, kendisiyle aynı durumda olan başka çocukların da olduğu anlatılabilir. Boş zaman ve oyun becerileri kazandırarak anne babaya bağımlılık azaltılabilir. Arkadaş toplantıları düzenleyerek, sosyal beceriler kazanmasına fırsat tanınabilir. Anne babanın beklenti düzeyini gerçekçi kılıp çocuğa zaman tanıması, korkuyu yenmesini kolaylaştırabilir.

ÖĞRETMENLERE ÖNERİLER
Çocuğun okulda kendini terkedilmiş ve yalnız hissetmesine yol açacak davranışlardan kaçınılmalıdır. Kaygısı anlayışla karşılanmalı, 'naz, numara yapıyorsun' gibi şeyler söylenmemelidir. Çünkü çocuk gerçekten kaygı duymaktadır. Okulda çocuğun ilgisini çekecek sınıf içi aktiviteler çoğaltılabilir. Çocuk sınıf içi çalışmalara katılmaya zorlanmaktan kaçınılmalı, başlangıçta kolaylıkla üstesinden gelebileceği görevleri alması için yüreklendirilmelidir. Çocuk okuldan uzak kalmamalıdır, sınıfa girmiyorsa bile, belli bir süre okul içinde Rehberlik Servisi'nde ikna edilerek sınıfa girmesi sağlanmalıdır.

ÖĞRENME STİLİNİ KEŞFEDİN!
HERKES öğrenebilir ama herkes aynı şekilde öğrenemez. Öğrenme stilleri, her öğrencinin yeni ve zor bir bilgiyi öğrenirken kendine özgü ve farklı bir şekilde kullandığı yollardır. Bu sayede öğrenciler sahip oldukları kişilik özelliklerine, algısal, sosyolojik, fizyolojik, duygusal tercihlerine göre öğrenirler. Ders işleyişleri de her öğrenciye hitap edecek şekilde sarmal bir düzende işlenir. Bir çocuğun öğrenme stilini belirleyip gerekli düzenlemeleri yaparak, başarısı artırılabilinir. Öğrencilerin öğrenme stilleri belirlendikten sonra ders işleyişleri öğrencilerin algısal tercihlerine (görsel, işitsel, kinestetik, dokunsal) ve psikolojik tercihlerine (global- analitik) göre şekillendirilerek tam öğrenme gerçekleştirilmektedir.

Baskı yapmaktan kaçının!
ANNE-BABALARIN okul ve ders ile ilgili konularda eleştirel ve baskıcı tutumlardan uzak durmaları gerekir. Çocuğun ödevlerini zamanında yapmaması, derslerine çalışmaması durumunda sürekli yargılanması, sorgulanması ve eleştirilmesi çocuğun hem derslerinden soğumasına, hem okula karşı negatif duygular beslemesine neden olur.

Sürekli çocuğu aşağılayarak ya da yargılayarak, suçlayarak sorumluluk sahibi olmadığını dile getirmek ne çocuğa ne de aileye bir şey kazandırmaz. Ayrıca, anne-babaların unutmaması gereken başka bir şey de, ders konusunda anne-babanın sorumluluk almasının çocukta şu tip bir düşünce gelişebileceğidir: "Nasılsa annem-babam sorumluluk alıyor, dolayısıyla benim sorumluluk almama gerek yok, ya da nasılsa ben bu sorumluluğu alabilecek kadar güvenilir bir kişi değilim, ya da sorumluluğu üstlenecek kadar büyük değilim, becerikli değilim, annembabam bu sorumluluğu verebilecek kadar bana güvenmiyor, demek ki ben güvenilir bir insan değilim." Bu tip bir düşünce de çocuğun kendine olan güveninin azalmasına, kendisiyle ilgili kararları kolay verememesine ve yaşamıyla ilgili görev ve sorumlulukları yerine getirememesine neden olur.

ÖDEV SORUMLULUĞU
Okul hayatında başarılı olmak için, çocukların görev ve ödevleri ile ilgili sorumluluk almayı öğrenmiş olmaları gerekir. Bunların başında da düzenli ders çalışma alışkanlığı edinme ve ödevlerin eksiksiz, zamanında yapılması gelir. Çalışma alışkanlığı, çocukların öğrenebileceği bir yaşam becerisidir. Ancak okuldan gelir gelmez derse oturtulmak yerine çocuğun biraz dinlenmesi sağlanmalıdır.

Okul sonrasında çocuğun yapacakları ve süresini anne-baba, çocuğun yaşına, gelişimine, öğrenme stiline, fizyolojik ve çevresel ihtiyaçlarına göre planlanmalıdır. Ancak anne-babaların aşırı baskıcı tutumları, yol göstermeye yönelik değil de genellikle yaptırımcı uygulamalarla çocuklarını ödevlerini yapmaya zorlamaları anne-baba- çocuk ilişkisini çoğu zaman zedelemekte ve bir inatlaşma dönemine girilmektedir. Başarılı, doyumlu ve sosyal bireyler yetiştirmede en önemli etken çocukların derslere, çeşitli sosyal aktivitelere, oyuna, kitap okumaya, arkadaşlık ilişkilerine yönelik zaman ayırmaları ile mümkündür. Her anne baba çocuklarının ödevleri ile ilgilenmelidir. Onların sorunlarına yardımcı olmak, beraber sorunların üstesinden gelmek çocukların hoşlarına gitmektedir. Ödevlerinde anlamadıkları yerlerde yardım isteyebilecekleri söylenmeli, yol gösteren kişi olunmalıdır.