Şu günlerde pek çoğumuzu ilgilendiren ve de kaygılandıran bir gerçeğin altını çizen Aile ve Evlilik Danışmanı Nazlı Özburun, aylar öncesinden başlayan hazırlıkların artık son noktasına gelmiş bulunduğunu hatırlatıyor. İşte sınava girecek adaylara ve velilerine altın değerinde öğütler..

"Aileler de öğrenciler de aylar süren yoğun hazırlık döneminin ardından nefeslerini tutmuş sınavı bekliyorlar. Öğrenciler için; Acaba sınavı kazanabilecek miyim? Arkadaşlarım kazanır ve ben kazanamazsam!, Etrafımdakilerin yüzüne nasıl bakarım (aile, eş dost akraba)?, Daha hazır değilim sınava çok az bir süre kaldı! kaygıları gündemde.

Bu hiç kimse için kolay bir bekleyiş değil ama bazıları için olduğundan daha zor hale getirilebiliyor. Bunun nedeni de mükemmeli hedefleyen ebeveynlerin sıfır hata beklentisiyle sözüm ona hırslandırmaya çalıştıkları çocuklarını daha fazla kaygılandırmaları. Yukarıda saydığımız düşüncelere kapılan bir öğrenci olumsuz etkilenir. Çünkü beyne iletilen bu bilgiler, öğrencinin ruh halini olumsuz bir şekilde etkileyecektir.

Kaş yapayım derken pek çok anne baba ne yazık ki göz çıkarıyor. Eğer çocukları ve gençleri biraz daha kendi hallerine bırakabilseler , onları desteklediklerini içtenlikle gösterebilseler kesinlikle çok daha iyi sonuçlar alabilecekler.

Ebeveynler hırsla azim arasındaki farkı yeniden hatırlamalılar. Çünkü hırsla istemek sonuç olarak hüznü de beraberinde getirir.

Hırslı bir anne –baba için tek ve en önemli kıstas çocuğun başarılı olmasıdır ve bunu tekrarlar durur. Doğrusu ise çocuğun azmine bakıp asıl olanın çalışma etiğini öğrenip öğrenmediğini önemsemektir. Çocuğa bu hissettirilirse çocuk kendisini değerli hissedecek ve kendisi olduğundan dolayı sevildiğini düşünerek hayat sınavında daha az zorlanacaktır.

Hırslı öğrenci aceleci davranışlarından ötürü hata yapmaya daha açık olurken, azimli öğrenci daha temkinli davranarak daha isabetli sonuçlar alabilecektir.

Çünkü, mükemmeli hedefleyen ve bu konuda hırs yapan ebeveynler için önemli olan neticeler olduğu için bir an önce neticeye ulaşma isteği kişide aceleci davranma hissiyatını oluşturacaktır ki bu da öğrenciyi i birçok olumsuz sonuçlara sürükleyecektir. Stres sonucu bedensel ve ruhsal rahatsızlıklara açık hale gelecektir.

Azmi ve gayreti önemseyen aileler çabaya tutunmayı ve tevekkül etmeyi seçerken neticeleri itibariyle de çıkan sonuca kanaat eder ve teslim olur. Hırslı aileler de ise sınava yaklaşılan bu son günlerde neticelere ulaşmanın tek hedef olduğundan dolayı hem tevekküle hem de neticeye kanaat edip teslim olma hali yaşanmadığından ne yazık ki hırs hüznü getirecektir. Burada başarı bir şekilde yakalansa da uzun vade de kişileri memnun edemeyecektir.

Her ne şartlarda olursa olsun, olumlu görmek ve olumlu düşünmeniz gerekiyor. İyimser olmalıyız, bu iyimserlik sadece başarı için değil aynı zamanda ruhsal sağlıklılık için de gereklidir.

Sonuç olarak ana babalara diyebiliriz ki; Felaket tellallığı yapmayın:

“Eğer bu sınavdan yüksek puan alamazsan mahvolursun” DEMEK YERİNE “Bu sınavdan yüksek puan almak için elimden geleni yapmaya çalış, gayret et, ben de yanındayım. Ama alamazsan da bu dünyanın sonu değil.” deyin.

- Çocuğunuzdan ilginizi ve sevginizi esirgemeyin. Onun, sizin için değerli olduğunu ona hissettirin.

- Sevginizin karşılıksız olduğunu ona vurgulayın.

- Sınav öncesinde sınavın sonucunda olabileceklerle ilgili konuşmayın.

- Çocuğunuzu empatiyle ve samimiyetle dinleyin, fikirlerini paylaşmasına izin verin.

- Çocuklarınızdan potansiyelleri ötesinde şeyler beklemeyin. Onu kendi yetenekleri ölçüsünde değerlendirin.

- O, eşsiz ve tektir; başkalarıyla kıyaslama yapmayın.

- Olumlu şeyler düşünün. Sonuçların olumsuz olacağına odaklanmayın.

- Övgülerinizi, eleştirilerinizi abartmayın. İnanmadığınız şeyi söylemeyin; aksi takdirde etkili olmaz ya da kırıcı olur.

- Kendi kaygınızı kontrol altında tutmaya çalışın, kaygı bulaşıcıdır, unutmayın tabi ki sükunet de.

- Ona güvenin, destek olun ve dua edin.