Gecikmiş konuşma, çocuğun yaşıtlarıyla benzer konuşma becerilerini sağlayamaması olarak tanımlanabilir.

Bir çocuk yaşıyla uyumlu beklenen konuşmayı sağlayamıyorsa bu, bir "konuşma bozukluğu" olabilir veya "gelişimsel dil gecikmesi" olabilir. Herhangi bir organa bağlı olarak konuşmada bozukluk olmasına "organik konuşma bozukluğu", herhangi bir organda bozukluk olmadan ortaya çıkan duruma "işlevsel konuşma bozukluğu" denir.

Bir çocukta konuşmanın olabilmesi için dil (lisan) becerisi gelişmiş, ses üretimi yapılabiliyor olmalı ve konuşma işlevini yerine getirecek organlarda bozukluk olmamalıdır. Bu durumda zekâ, işitme, görme, ağız boşluğu, üst hava yolları, akciğerler ve bunları besleyen sinir sistemi ve kas sisteminin doğal olması gerekir. Bu nedenle gecikmiş konuşması olan bir çocukta konuşma bozukluğu varlığının belirlenmesi için göz, kulak burun boğaz, beyin, sinir sistemi ve kas-iskelet sistemi problemleri araştırılmalıdır.

Konuşmada gecikmenin en önemli nedenlerinden biri işitme azlığıdır. İşitme azlığı, doğumsal olabileceği gibi sonradan da olabilir. Çocuğun yüksek sesleri duyması, bazı sesleri (sadece pes sesler, sadece tiz sesler) duyması, o çocukta işitme kaybı olmadığını göstermez ancak konuşmanın başlamamasına neden olabilir. Bu nedenle konuşmasında gecikmeden şüphelendiğimiz çocukta detaylı bir işitme değerlendirmesi yapmak esastır. Sonradan olma işitme kaybının en sık nedeni, sık üst solunum yolu geçiren çocuklarda orta kulak havalanmasının bozulmasıyla ortaya çıkan durumlardır. Bunun yanında fark edilmeyen bir (submukozal) damak yarığı, dil bağı varlığı gibi ağız içi problemleri de geç konuşma veya konuşma bozukluğu yapabilir.

KBB, çocuk nörolojisi ve çocuk psikiyatrisi, bu çocuklardaki patolojiyi ortaya koymak için birlikte çalışır. Organik bozuklukların olmadığı saptanan çocukta problem işlevseldir. Sorun işlevsel konuşma bozukluğu olabilir veya gelişimsel dil gecikmesi olabilir. Bu durumda da en çok psikiyatrik rahatsızlıklar araştırılmalıdır.

Alıcı dili gelişen ancak ifade edici dili henüz oluşmamış 18-20 aylık çocuklarda gelişimsel dil gecikmesi olabilir. Hiçbir organik rahatsızlığı olmayan, ailede geç konuşma öyküsü olan yakını bulunan çocuk "bekle-gör" yöntemi ile takip edilebilir. Erkek çocukların kız çocuklarına göre gelişimsel dil gecikmesine daha yatkın olduğu bilinmektedir. Bu süreç içerisinde çocuğun dil eğitimine katkıda bulunmaları için anne-babalara eğitim önerilir. Çocuklarla yeterli ve etkin iletişim kurulmalı, konuşmaları için fırsat verilmelidir.

Gecikmiş konuşmadan şüphelenilecek durumlar:

Her bebek 3-6 aylık oluncaya kadar anlamsız sesler çıkarabilir ve bu, o çocukta işitme kaybı olmadığını göstermez. Sağlıklı doğan her bebekte mutlaka işitme taraması yapılmalıdır.

6-12 aylık bebek "ba ba ba", "ma ma ma" gibi anlamlı sesler çıkarmaya başlamalıdır.

12 aylık bebek "evet", "hayır" gibi komutları anlamalı, ismiyle çağırıldığında bakmalıdır.

12-16 ay arasında "dede", "baba" gibi anlamlı 1-2 kelimesi olmalıdır.

24. ay tamamlandığında 5-10 kelimeli bir kelime dağarcığı gelişmiş olmalıdır.

24-36 ay arasında "Bu ne?", "Top nerede?", "Ben kimim?" gibi soruları anlıyor ve anlamlı cevap veriyor olmalıdır.

24-36 ay arasında 2 veya 3 kelimeli cümleler kurabiliyor olmalıdır.

36. aydan sonra kullandığı kelimeler yabancılar tarafından anlaşılıyor olmalıdır.

4-5 yaşında basit bir olayı anlatabiliyor olmalıdır.

7 yaşında karmaşık bir olayı anlatabiliyor olmalıdır.