Başarıya götüren vesileler

Kum küçüktü, küçücüktü. Tüm çocuklar gibi hiçbir şeyi tam yapamıyordu. Çorbayı içerken üstüne döküyor, su bardağını deviriyor, elbisesini bile kendisi giyemiyordu. Üstelik anne-babası, sürekli olarak ona 'dökeceksin, bunu kıracaksın' diyordu. Çocuk kalbiyle kendinin işe yaramaz ve yetersiz biri olduğuna inanmaya başlamıştı.

Okula başladığında ismi de dikkat çekmişti. Çocuklar ismiyle eğleniyorlardı: "Kum torbasına yumruk atalım." Çocukken yerleşen bu inanç büyüdüğünde de kendini gösterdi. Hangi öğretmeni onu eleştirirse o konuda kalıcı bir yetersizliğin içine düşüyordu. Matematik öğretmeni, bir gün tahtaya kaldırdığında soruyu yapamayınca "Oğlum senin kafan basmıyor. Otur, sıfır. Kum tanesi kadar zekân var." demişti. En çok da aldığı nota değil, öğretmenin söylediğine üzülmüştü. Güç bela okulu bitirmeyi başardığında üniversiteye gidemeyeceğini düşünüyordu. Yine de sınav sonuç kâğıdı o kadar kötü değildi; Anadolu'da bir okulu kazanmıştı. Kafasında bin tane endişe vardı. Tek tesellisi, zamanı gelince her taşın yerini bulmasına olan inancıydı. Üniversiteye başladığında içindeki yetersizlik ve değersizlik duygusu hâlâ oldukça derindi. Yurttaki oda arkadaşlarından Deniz, özgüveni çok yüksek, çok enerjik biriydi. Odaya girdiğinde bir çığlık atıyor ve arkadaşlarıyla şakalaşıyordu. Deniz okulda da çok ataktı; tüm derslerde söz alıyor; yeni arkadaşlarla tanışmakta çok girişken davranıyordu. Bir gün Deniz ile baş başa sohbet ederken kendi özgüvensizliğinden söz etti. Sonra da bunu aşmak için ne yapabileceğini sordu. Deniz biraz iç çekerek konuşmaya başladı. "Benim göbek adımın ne olduğunu biliyor musun?" dedi. "Göbek adım Mum. Hastanede elektrikler kesilince mum ışığında doğurtmuşlar beni, muzip dedem de göbek adı Mum olsun demiş. İlkokuldayken çocuklar hep benimle dalga geçiyordu. Ne var ki, şunu düşündüm. Mum küçük ve mütevazı bir unsur, ama ışık veriyor; başka mumları yakabiliyor. Ben de mumun pozitif özelliklerini hayatımda uygulayabilirim dedim. Bu da işe yaradı. Senin ismin 'Kum' da öyle. Kumda yürümek güzeldir, kum rahatlatıcıdır, tedavi edicidir. Hayatımızın vazgeçilmezi camın kaynağıdır. Kendini böyle tanımlayarak davranışlarını değiştirebilir ve özgüvenini yükseltebilirsin. Bir dene..."

Kum bu konuşmadan sonra, bir arkadaşını okulun kampüsünden köye doğru giden bir yola yürüyüşe çağırdı. Yürüyüş sırasında üstünde konuşmak üzere neşeli sözler olan bir kitap getirmişti. Ayrıca mola verdiklerinde yemek için sandviç ve meyve suyu da almıştı. Çok keyifli bir yürüyüş yaptılar. Arkadaşı ayrılırken çok teşekkür etti. "Üniversitedeki en keyifli yürüyüşüm oldu." dedi. Kum çok mutluydu. Kendini iyi ve olumlu bir insan olarak tanımlamak, başarmak için küçük bir proje seçmek ve ona hazırlanmak insanın iyi sonuçlar almasını sağlıyordu. Kumun tedavi edici özelliği hakkında düşündü. Sınıfta derdi olan arkadaşlarının dertlerini dinlemeye başladı. Kum, onların kalplerini ısıtacak birkaç yorum yapıyordu. Kum'la takılanlar, Kum'un tarzına hayran olmaya başladılar. Kum kendisindeki hızlı değişime inanamıyordu. Ama denediği yöntemler başarılı oldukça özgüveni artıyordu. Bir derste verilen en zor projeye talip oldu. Büyük bir kararlılıkla o proje için çalıştı. Projeyi sunduğunda hocası da Kum'un projesine hayran kaldı. Kum'un hayatı değişmişti.