Mehmet Akif Çetinkaya, Ahmet Demir ve Enes Seyfullah Kotil, uluslararası bilim olimpiyatlarında Türkiye'yi temsil edecek takımlarda yer alan üç öğrenci.

Yaşıtları tatilde gezip tozarken, internet kafelerde ya da sahil kenarlarında vakit geçirirken, arkadaşlarıyla maç yaparken, 16-17 yaşlarındaki üç genç, gece gündüz ders çalışarak biyoloji ve fizik olimpiyatlarına hazırlandı. Zeki, akıllı, ahlâklı ve tertemiz yüzlü bahar çiçeklerini andıran bu gençler, Türkiye için dünya ile yarışırken, ülke olarak en büyük eksiğimizi kapatmak için bilim adamı olma yolunda da hızla ilerliyor. Özel Fatih Koleji Biyoloji olimpiyatı koordinatörü Zafer Zengin'in şu sözü onların başarısının altındaki sırrı açığa çıkarıyor: 'Çalışırsanız başarırsınız. Başarılı olanlar çalışanlardır.'

Dünya çapında her yıl matematik, fizik, kimya, biyoloji ve bilgisayar dallarında düzenlenen bilim olimpiyatlarına yaklaşık 50 ülke hazırlanıyor. Her ülke önce kendi içinden her branştan 2 bin 500-3 bin öğrenciyi tespit edip yetiştiriyor. Türkiye'de TÜBİTAK bu konuda büyük destek veriyor. İki yıl boyunca yapılan sınav ve çalışma kamplarından sonra branşına göre 4, 5 veya 6 öğrenciden oluşan takımlar belirleniyor. Fatih Koleji de bu takımlara kendi öğrencilerinin girebilmesi için özel çalışma yapıyor. Bu yıl, Mehmet Akif Çetinkaya ve Ahmet Demir fizikte, Enes Seyfullah Kotil de biyolojide Türkiye'yi temsil edecek takımlara seçildi. Yaklaşık 200 öğrenci ile birlikte yarışacaklar.

Çin, Rusya, Amerika, Almanya, Japonya gibi gelişmiş ülkelerin olimpiyatlara çok önem verdiğine dikkat çeken Zafer Zengin, '1993'ten beri olimpiyatlara katılan Türkiye, bu ülkeler arasında kazandığı madalyaları ve dereceleriyle gerçekten ciddi yer tutuyor. Bunda da özel okulların çok büyük katkısı var. Biyoloji olimpiyatında uluslararasına gitmediğimiz, madalya almadığımız yıl yok. Fatih Koleji olarak amacımız her branşta en az bir öğrenci bulundurmak.' diyor. Biyoloji olimpiyatı 10-17 Temmuz tarihleri arasında Çin'de, fizik olimpiyatı 3-12 Temmuz'da İspanya'da yapılacak.

Çalışan başarır, başaran da çalışarak yapmıştır bunu

Olimpiyatların öğrencilere en büyük katkısı, uluslararası alanda başarı elde etmeleri halinde Türkiye'de branşında tercih etmek şartıyla istediği üniversiteye sınavsız girebilmeleri.

TÜBİTAK'ın yaptığı seçmeler sırasında 2. aşamada madalya alanlara ve 3. aşamayı geçenlere ÖSS'de ek puan veriliyor. Bunlar da olimpiyatı cazip hale getiriyor. Gelecekte bilim adamı olmak isteyen ve bu işe gönül vermiş öğrencilerin olimpiyat için çalıştığını belirten Zengin, başarının sırrını 'düzenli ve disiplinli çalışmak' diye açıklıyor. Başarının kesinlikle tesadüf olmadığını kaydeden Zengin, şöyle konuşuyor:

'Çocukların çoğu Fatih Koleji'ne olimpiyatları bilmeden geliyor; ama burada bilim insanları yetiştirildiğini görüyorlar. Önce olayı anlatıyoruz. İlk yıl oyun gibi geliyor. Bu işin üzerinde ciddi duran, düzenli, disiplinli çalışan, bir an olsun elinden kitabını bırakmayan çocuklar başarılı oluyor. Sloganımız, çalışan başarır, başaran çalışarak yapmıştır bunu. Başka alternatif yok. Çocuklara bunu garanti olarak veriyorum. Buna inanan çalışıyor. Ulusal takıma seçilen öğrencilerimiz çalışmayı bir gün olsun bırakmadı, olimpiyatı hayatlarının parçası olarak gördüler. Olimpiyat sadece girip çıkılan bir yarışma değil, bir hayat felsefesi, bir yaşam şeklidir. Enes geçen yaz eve hiç gitmedi. Laboratuvarın yanındaki küçük odaya bir yatak attı ve tüm yazı tek başına burada ders çalışarak geçirdi.'

Yaz tatillerinde hep ders çalıştı

Bu yıl fizik olimpiyatına katılacak olan Mehmet Akif Çetinkaya, lise 3. sınıfta. Olimpiyatların yanında ÖSS'ye de çalışan Mehmet Akif'in ailesi Hatay'da yaşıyor. Babası öğretmen, annesi ev hanımı. Ablası ve abisi üniversitede, kardeşi ilkokulda eğitim görüyor. Liselere Giriş Sınavı'nda 408. olan Mehmet Akif, Fatih Koleji'nde burslu okuyor. Ortaokuldan beri fizik derslerine merakı olduğunu söyleyen Mehmet Akif şöyle konuşuyor:

Bilim olimpiyatlarını duymuştum ama Hatay'daki imkanlarla böyle bir şeye katılabileceğimi düşünemiyordum. Fatih Koleji'ne gelince kısmet oldu. Olimpiyat seçmelerine katıldım. Üniversitede tercihim elektrik elektronik bölümü olacak. Fizik, Türkiye'de biraz daha tamamlanmış bir süreç. Özel çalışmalar yapmak daha güzel geliyor. Elektrik elektronik okuduktan sonra genetiğe yönelmek istiyorum. Daha çok gelişmeye açık bir alan çünkü. Fiziği Türkiye'de okumak pek bir şey kazandırmayacak; ama iş imkanı olursa fizik okumayı düşünüyorum. Yurtdışı da olabilir. Burada ailemden uzağım; ama uzaktan sevindirici haber almaları da güzeldir. Bu zamana kadar yazları tatil yapmak yerine ders çalıştım. Yazın çalışmak biraz zor oluyor; ama zevkli olduğu için sıkılmadım. Tatil yapmayarak bir şey kaybettiğimi de düşünmüyorum. Ailem beni hep destekledi. Evde ders çalışmam için her türlü imkanı sağladılar. Manevi destekleri daha önemli zaten.'

Ders çalışmayı, gezmekten daha çok seviyor

Fizik takımının diğer öğrencisi Ahmet Demir ise henüz lise 2'de. Mardinli; ama ortaokulu Diyarbakır'da özel bir okulda okumuş. Annesi ve babası Mardin'de çiftçilik yapıyor. Liselere giriş sınavında 180. olmuş ve Fatih Koleji'ne burslu gelmiş. Önceleri matematik istiyormuş; ancak daha yararlı olduğunu düşünerek fiziğe yönelmiş. Fizik sayesinde hayata daha farklı yönlerden bakabildiğini belirten Ahmet Demir, şöyle konuşuyor: 'Olimpiyatların sonuçları iyi gelirse yurtdışında bir okulda Massachusetts Institute of Technology (M.I.T) fizik bölümünde eğitim almak istiyorum. İdealim Türkiye'ye faydalı olmak. Bir şeylere yararlı olmak istiyorum. Halkıma faydalı olmak istiyorum. Ülkemizde doktor, öğretmen çok var. Bilim adamına daha çok ihtiyaç var. Yurtta kalıyorum. Ailemi yılda 2-3 defa görüyorum. Yazın bir kısmını onlarla geçiriyorum. Buradaki yurt ortamı da çok güzel. Lise apayrı bir şey. Olimpiyat grubumuz da çok güzel. Anlaşabileceğiniz insanların olduğu ortamda yaşamak daha güzel. Sıradan bir kolej değil burası. İnsanın belli bir ideali olduğu zaman, gezip tozmak gibi anlık hevesler zaten boş geliyor. İstanbul'da gezmemekle fedakârlık yaptığımı düşünmüyorum. Ders çalışmayı daha çok seviyorum çünkü.'

Yaz tatilinde geceleri bile laboratuvarda geçirdi

Enes Seyfullah Kotil, ilköğretimin ilk 2 yılını İstanbul'da devlet okulunda, sonraki 4 yılını özel bir kolejde, 7. ve 8. sınıfları ise babasının işi sebebiyle ailece gittikleri Amerika'da okumuş. 2003'te New York eyaletinde bölgesel yapılan matematik olimpiyatına katılmış. Eyalet bazında 8. sınıflar arasında yapılan matematik olimpiyatında da 3. olmuş. Amerika'dan döndükten sonra Fatih Koleji'ne giren Enes'in başarısında Amerika'da gördüğü iki yıllık eğitimin büyük etkisi olmuş. İngilizce bilmesinin olimpiyatlara çalışırken çok faydalı olduğunu belirten Enes, nasıl çalıştığını şöyle anlatıyor: 'Olimpiyatta İngilizce bilmek şart. Çünkü İngilizce kaynak çok. Çeviri kitaplar basit kalıyor. Normalin dışına çıkıp başarılı olmak için İngilizce bilmek gerekiyor. Benim bu avantajım da oldu. Sözlükten bakarak çalışmak çok zor. Lise 1'den sonra yaz tatilinde hiç eve gelmedim. Bizim yaşımızdaki öğrenciler için futbol oynamak, internet kafeye gitmek yapılması gereken güzel şeylerdir. Ben 1. aşama sınavına girene kadar hiç futbol oynamadım. İnternet kafeye de gitmedim. İnsan bazı şeylerden vazgeçmek zorunda kalıyor. Günde genelde 5, bazen 6 saat uyuyorum.'

Peki olimpiyatlardan sonra ne olacak? İşte Enes'in cevabı: 'Seneye tekrar katılma hakkım var. Üniversiteyi Amerika'da okumak istiyorum. Amacım bilim adamı olmak ve bilimlerin hepsini öğrenmek. En azından bütün biyolojiyi öğrensem yeter. İnsan ne kadar bilgiliyse o kadar yorum yapabilir ve o kadar sağlıklı yeni şeyler bulabilir. Olimpiyatta üniversitedeki doktora altı kısmın yüzde 90'ını öğreniyoruz. Daha sıkı bir programla dünyadaki bütün bilimler öğrenilebilir. Araştırıp bulacaksın. Dünyaya, insanlığa bir şey kazandıracaksın. Doktor olmak küçük bir hedeftir. Bilim adamı olmak için daha çok çalışmak gerekir. Çocuğu daha ilkokuldan bilimle tanıştırıp yoğurmak gerekiyor. Bir kişi başarılı olacaksa onda bilim mantığı olmalı. Ben bunu babamdan aldım. Küçükken babama çok soru sorardım. Uzun uzun anlatırdı. Anlamazdım; ama anlatması çok hoşuma giderdi. İnsan yanında bir örnek görünce daha etkili oluyor. Bilim adamı olma isteği küçüklükten beri var bende. Bunda ailemin etkisi çok olmuştur.'

Yaramaz, zeki, hiperaktif bir çocuktu; ama

başarılı oldu

Enes'in babası Doç. Dr. Temel Kotil, İstanbul Teknik Üniversitesi Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi'nde çeşitli görevlerde bulunduktan sonra 2001 yılında ABD'de Illinois Üniversitesi'nde misafir profesör olarak görev yaptı ve daha sonra New York'ta AIT Inc'de Araştırma ve Mühendislik Bölümü Başkanlığı'nı yürüttü. Halen Türk Hava Yolları (THY)'nda genel müdür olan Temel Kotil, Enes'in eğitim hayatında Amerika'da geçirdiği 2 yılın çok önemli olduğunu söylüyor. Amerikan eğitim sisteminin Türkiye'den çok farklı olduğunu belirten Kotil, 'Orada eğitim sistemi insanların bir şey ortaya koymaları, kendini geliştirmesi üzerine kuruludur. Bizde biraz daha belletme mantığı üzerine kuruludur. Enes, Türkiye'den yeni gelmişti. İngilizceyi çok iyi bilmiyordu. Yaramaz, zeki, hiperaktif bir çocuktu. 7. sınıfta Urbana'da çok iyi bir okula gitti. İngilizcesi olmadığı halde başarılı oldu. El becerisi ile ilgili çalışma yaptırdılar. Her gün bir saat ahşap işçiliği yaptı. Troy'da 8. sınıfta aldığı dersler yaşına ve Türkiye'den gelmiş olmasına rağmen ağırdı; ama çok başarılı oldu.' diyor. Kotil'e göre, Enes'in biyoloji olimpiyatlarında bu dereceye gelmesinde güzel bir şansın da etkisi oldu.

Amerika'da başarılı bir öğrenci üst sınıflardan ders alabiliyor. 8. sınıfta iken liseden bir bilim adamının verdiği biyoloji dersini alan Enes, hem biyolojiyi sevdi hem de bu derste başarılı oldu. Temel Kotil, Enes'in olimpiyat öğretmeni Zafer Zengin'in de başarıda büyük payı olduğunu, Enes'le arkadaş haline geldiğini, zorlandığı zamanlar destek olduğunu sözlerine ekliyor.

Anne Remziye Hanım da Enes'in küçükken çok hiperaktif, çok hareketli bir çocuk olduğunu, evde hiç ders çalışmadığını; ama buna rağmen derslerinde hiç sorun yaşamadığını anlatıyor. Hiperaktif ve başarılı çocukların bilgisayar veya televizyonla vakit öldürmek yerine kaliteli uğraşlarla meşgul edilmeye muhtaç olduğunu belirten Remziye Hanım, 'Enerjilerini belli bir yere kanalize etmek gerekiyor. Çocuk çok yaramazlık yapıyorsa, anne babanın onun ilgisini çekecek bir yön bulmaları gerekiyor. O yönün sonunda bir ürün çıkmalı ortaya. Enes, 3. sınıfta resim yapmaya başlayınca biraz daha sakinleşti.' diyor. Enes'in ağabeyi Bilal lise 2'de, kardeşi Kübra da 6. sınıfta okuyor. Remziye Hanım, çocuklarını nasıl yetiştirdiğini şöyle anlatıyor:

'Çocuklarımın büyük hedefler koyup ulaşmalarını isterim. Onlar daha küçükken dağıtıyorlar diye salonu kullanmazdım; ama belli günlerde güzelce giydirir, salonda tekli koltuklara oturtur, karşılarına geçer özel olarak konuşurdum. 'Hayatınızın nasıl olmasını istersiniz? Nasıl anne babanız olmasını istersiniz?' gibi farklı konularda konuşurduk. Daha okumayı öğrenmeden onlara her gün kitap okurdum. Enes'e oturup yazı yazdıramazdım 1. sınıfta. Birlikte yazardık. Çok hareketli olduğu için bilgisayar oyunlarına yönlendirdik. Tek yanlışım budur. ?u anda kendisi de keşke bu kadar oturtmasaydınız diyor. Okumayı sevmezdi. Bilgisayar oynarken aklın bende olsun diyerek kitap okurdum ona.'

Türkiye için dünya ile yarıştılar ?İMDİ NE YAPIYORLAR?

Fatih Koleji öğrencisiyken biyoloji olimpiyatlarına katılan öğrencilerin şimdi ne yaptıklarını araştırdık.

Mehmet Emin Yılmaz: Uluslararası Biyoloji Olimpiyatı'nda (IBO) 1996 Ukrayna'da altın madalya kazanarak dünya birinciler birincisi oldu. ?u anda Amerika'da eğitim hayatına devam ediyor..

Gökhan Demirkan: IBO 1997 Türkmenistan'da altın madalya kazanarak dünya birinciler ikincisi oldu. Massachusetts Institute of Technology (M.I.T) Biyoloji Bölümü'nü bitirdi. ?u anda Harvard Medical School'da araştırma asistanı olarak çalışıyor. Eylül ayında Brown Üniversitesi'nin Moleküler Biyoloji ve Biyokimya Bölümü'nde doktora çalışmalarına başlayacak. NAPPA (Nucleic Acid Programmable Protein MicroArrays) üzerinde bir projede çalışıyor. Yakında Methods in Molecular Biology serisinde çıkacak bir kitap bölümünün (NAPPA) yazarlarından biridir.

Aydın Albayrak: IBO 1997 Türkmenistan'da altın madalya kazanarak dünya birinciler birincisi oldu. Massachusetts Institute of Technology (M.I.T)'de Biyoloji Bölümü'nü bitirdi. ?u anda yine M.I.T'de biyoloji alanında doktora yapıyor.

Muhammed Uyanık: IBO 1998 Almanya'da bronz madalya kazandı. İstanbul Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü'nü kazandı. Kaydını alarak Japonya'ya gitti. 1998-2000 yılları arasında Japonca öğrendi ve Japonya'da üniversiteye hazırlandı. 2000 yılında kazandığı Nagoya Üniversitesi Biotechnology Bölümü'nden 2004 yılında mezun oldu. ?u anda Nagoya Üniversitesi'nde Biotechnology (Total Synthesis of Natural Products Using Artificial Enzymes) üzerine master yapıyor.

Fatih Özsolak: 2 defa katıldığı IBO 1998 Almanya'da bronz madalya ve 1999 İsveç'te gümüş madalya kazandı. Üniversiteyi Amerika'da bitirdi. ?u anda Amerika'da Harvard Üniversitesi'nde doktoraya başladı.

Ahmet Yunus Özdemir: 2 defa katıldığı IBO 1998 Almanya'da bronz madalya ve 1999 İsveç'te gümüş madalya kazandı. 1999'da Fatih Koleji'nden okul birincisi olarak mezun oldu. 1999 ÖSS'de Y-ÖSS SAY Türkiye 25.'si oldu Ankara Bilkent Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü'ne ilk sırada girdi. 2000-2002 eğitim yılında Amerika'da Michigan Üniversitesi'nde 1,5 yıl okudu. 2002 ÖSS ile tekrar Ankara Bilkent Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü'ne girdi. ?u anda 4. sınıfta eğitim hayatına devam ediyor.

Çağrı ?akalar: 2 defa katıldığı IBO 1998 Almanya'da gümüş madalya ve 1999 İsveç'te bronz madalya kazandı. 2003'te Ankara Bilkent Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü'nden mezun oldu. ?u anda Almanya'da The Biotechnological Centre (Bio) of the Technological University'de International PhD Programme for Molecular Cell Biology and Bioengineering üzerine doktora yapıyor.

Tansel Sıtkı Tunç: IBO 2000 Türkiye'de gümüş madalya kazandı. 2000 ÖSS'de Y-ÖSS SAY Türkiye 92.'si oldu. ?u anda Amerika'da eğitim hayatına devam ediyor.

İsmail Sergin: IBO 2001 Belçika'da bronz madalya kazandı. 2001 ÖSS 'de Y-ÖSS SAY Türkiye 67.'si, Y-ÖSS SÖZ Türkiye 41.'si oldu. ?u anda Ankara Bilkent Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü 4. sınıfta eğitim hayatına devam ediyor. Bu yıl sonu itibarıyla mezun olacak ve kabul aldığı, Amerika Washington Üniversitesi'nde Moleküler Hücre Biyolojisi programında doktoraya başlayacak.

Ahmet Afşin Oktay: IBO 2002 Letonya'da bronz madalya kazandı. 2002 ÖSS'de Y-ÖSS SAY Türkiye 400.'sü oldu. Ankara Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İngilizce Tıp Bölümü'ne bölüm birincisi olarak girdi. ?u anda 3. sınıfta eğitim hayatına devam ediyor.

Serkan Kır: IBO 2002 Letonya'da bronz madalya kazandı. ?u anda Ankara Bilkent Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü 3. sınıfta, eğitim hayatına devam ediyor.

Erkan Yüce: 2 Defa katıldığı IBO 2003 Belarus'ta mansiyon ve 2004 Avustralya'da bronz madalya kazandı. ?u anda Ankara Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İngilizce Tıp Bölümü'nde, hazırlık sınıfını atlayarak 1. sınıfta eğitim hayatına devam etmektedir.

Cafer Özdemir: IBO 2000 Türkiye'de gümüş madalya kazandı. 2004'te Ankara Bilkent Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü'nü bitirdi. ?u anda Amerika'da UT Southwestern Medical Center'da Cell Biology alanında doktora yapıyor.