Birbirine çok âşık olan nice çift vardır, evlendikten sonra kısa sürede boşanırlar. Evliliğini devam ettirenler de ilk zamanlardaki büyülü dünyanın kaybolduğunda hemfikir.

Aşkın evlendikten sonra bittiği düşüncesi gençleri evlilikten soğutmaya kadar varıyor. Oysa, bu meselenin uzmanlarına göre aşk zaten patolojik bir hastalık. Karşısındakine aşırı duygu yoğunluğu hisseden kişinin, yani âşığın sağlıklı düşünüp, sonuçlarını da hesap ederek doğru bir karar vermesi mümkün görülmüyor. Evlilik danışmanlığı yapan uzman psikolog Yıldız Şengül, aşık olan kişinin öncelikle bu duygunun normal olmadığını kabul etmesi gerektiğini söylüyor. Ve mümkünse evlilik kararının böyle bir dönemde alınmamasını tavsiye ediyor. Çünkü, aşkın gözü kör olduğu gibi kulağı da sağır maalesef. Karşısındakinin hayatının tek varlığı ve kendisine mutluluk verecek en mükemmel insan olduğunu zanneden aşık kişi, muhatabının her insan gibi kusurlu olabileceğini, en azından ayrı bir karakter taşıdığını fark etmediği gibi çevreden gelen uyarıları da dikkate almıyor. Nihayetinde evlendikten sonra gerçek kişi ile hayal edilen yüzleşince büyü bozuluyor, hayal kırıklığı yaşanıyor ve bir süre sonra aşk bitiyor. Yıldız Şengül, evliliğin ilk yıllarına karşılık gelen bu dönemde aşkın sevgiye dönüşmesinin ilişkinin devamı için önemli olduğunu belirtiyor. Evlenmeden önceki söz ve nişan döneminde karşıdaki kişinin gerçek alışkanlıklarını, gerçek yaşam tarzını görmek mümkün değil. Normalde sinemaya gitmeyen bir erkek, birlikte vakit geçirme imkanı verdiği için nişanlısını sinemaya götürür. Evlendikten sonra da eskiden olduğu gibi sinemaya gitmez. Kadınlar da 'ah eskiden ne güzel sinemalara giderdik' diye nostalji yapmak zorunda kalır. Evlenmeden önce sürekli dışarıda görüşüldüğü için gerçek yaşam tarzını, uyku, yemek ve temizlik anlayışlarını görmek mümkün değildir. Herkes şık giyimli, kibar, yakışıklı, bakımlı ve temizdir. Aynı evi paylaşmaya başlayınca aşık olduğunuz harika kişinin sıradan hallerine şahit olmaya başlarsınız.

Sevgi varsa ortak zevkler oluşur

Evliliğin ilk döneminde bütün alışkanlıklar bir sınamaya tabi tutulur ve yeni duruma alışmak her iki tarafı da zorlar. İşte bu noktada aşkın sevgiye dönüşerek ilişkinin devam etmesi önemlidir. Kişiler arasında aşktan başka ortak bir nokta yoksa, hayatın gerçekleri hayal kırıklığına yol açar ve beklentilere cevap vermeyen aşk biter. Eğer aşkla beraber, kişilik uyumu ve hoşlanma varsa ilişki sevgiyle devam eder.

Yıldız Şengül, karşıdaki kişinin beğenilmeyen alışkanlıklarını değerlendirirken öncelikle bu durumun anormal mi, yoksa bize mi ters geldiğine bakılmasını öneriyor. Eleştirmenin de sineye çekip kabullenmenin de doğru olmadığını ifade eden Şengül, "En doğrusu olumsuz yönlerini düzeltmesi için yardımcı olmak." diyor. Mesela bütün yemeklerini etli seven bir kişinin bu alışkanlığı normal değil, dengesiz besleniyor demektir. Bunun normale dönmesi için destek olmalı, öğünleri çeşitlendirmeye çalışılmalı. Kimisi ev gezmelerini sever, kimisi dışarıda gezmeyi. Bu ancak evlilikten sonra ortaya çıkar. İlişkinin devamı için ortak zevklerin ve beğenilerin oluşturulması gerekir. Karşılıklı fedakârlık olmalı ve orta noktada buluşulmalı. Eğer sevgi varsa bu yapılır çünkü bunu başarmak emek ister. Sadece aşk var ise vazgeçirir. Çünkü, aşık olurken fedakârlık yapma amacı yoktur. Aradığını bulamayınca aşk bitmeye başlar.

"Evlenmek için mutlaka aşık olmaya gerek yok; ama sevgi olmalı. Aşırı denklik arayışı da, karşı tarafa hiçbir şey hissetmeden evlenmek de doğru değil." diyen Yıldız Şengül'e göre, bir kere bile görüşen kişiler arasında mutlaka olumlu veya olumsuz elektrik alma durumu oluşur. İlk görüşte bir hoşlanma oluştuysa görüşmeye devam edilebilir. Alınan olumsuz duygular ölüme kadar devam edebileceği için ilk görüş çok önemli. Evlilik için kişiler arasında uyum ve denklik önemli bir ölçü ama duygular da göz ardı edilmemeli. Bu yüzden sadece ailenin uygun görmesiyle değil evleneceği kişileri kendilerinin seçmesi gerekli.

Evlenecek kişilere önemli tavsiyeler

Kimse sadece âşık olduğu için evlenmemeli. Karşısındakinin eğitim, kültür ve aile gibi yönleriyle de uygun olup olmadığını araştırmalı. Bu gerçekleri kenara bırakıp zengin, güzel ya da güçlü diye evlenirse uyumsuzluk olur. Aşkın normal bir duygu olmadığı kabul edilmeli. Acele karar verip evlenmemeli. Etraftan gelen uyarılara dikkat etmeli. Daha sakin düşünüp kendine zaman bırakmalı. Gerçekçi olmalı. Birbirini daha iyi tanımak için aile ve arkadaş çevresinde bir arada olunmalı. Bu şekilde kişinin gerçek niyeti ve kişiliği ortaya çıkar.