Yardımlaşmanın; birlik ruhu ile çalışma, topluma yönelik hareketler içinde olmak, bir toplum içerisinde yaşayan insanların aralarındaki yakınlaştırıcı bağları ve karşılıklı işbirliği ile ilgili durumlarını gösteren bir oluşum şeklinde tanımlamaları vardır.

İnsan soysal bir varlıktır. İçinde yaşadığı toplumun bir üyesidir. Toplumsal duyarlık ve toplum olma bilinci ile dünya ve çevresinde olan doğal afet, hastalık, ekonomik, zihinsel ve fiziksel özür gibi sebeplerden kaynaklanan sıkıntı ve yoksulluklara karşı duyarsız kalamamaktadır.

İnsanlar, toplumda yaşanan bu üzüntü verici durumları, birbirlerinin dertlerini ve sıkıntılarını paylaşarak ve yardımlaşarak azalabildiğine inanmaktalar. Bu amaca hizmet etmek içinde birçok gönüllü insan tarafından çeşitli başlıklar altında sosyal yardımlaşma ve dayanışma dernekleri kurulmakta ve fiilen faaliyetlerini devam ettirmektedirler. Yardımlaşma toplumda kaynaşma sevgi ve saygıyı artırmaktadır.

Çocuklarda yardımlaşma paylaşma duygusu:

Çocuklar yardımlaşma ve paylaşma duyguları ile doğmazlar. Doğuştan bir duyguyla sevdikleri, hoşlandıkları şeyleri bir başkası ile paylaşmak istemezler.Özellikle küçük çocuklar, yetişkinlere göre daha benmerkezci oldukları için, yardımlaşma duyguları gelişmemiştir.

Uzmanlara göre 2-6 yaş arası bu duygunun kazanımında önemli bir zaman dilimi olduğu söylemektedir.2 yaşına kadar ‘‘ben merkeziyetçi’’ olan çocuklar 2-6 yaş arasındaki ilk çocukluk evresinde çocuk; sosyal ilişkinin nasıl kurulduğunu, ev dışındaki insanlarla özellikle kendi yaşıtları ile nasıl beraber olunacağını öğrenmeye başlar.

2 yaşına kadar yalnız oynamayı seven, oyuncaklarını paylaşmayan çocuk 3 yaşından itibaren akran grubuyla ile paylaşıma yardımlaşmaya dayalı oyunlara girmeye başlar.

Ebeveynler; Çocuklarda, Yardımlaşma ve Dayanışma Bilincinin Oluşturmak İçin Neler Yapılmalı?

  • Yardımlaşma duygusunun çocukta oluşabilmesi için öncelikle aile fertleri birbirleri ile sağlıklı iletişim kurmalı. 
  • 2-6 yaşlarından itibaren çocuklara ellerindeki oyuncakları, yiyecekleri ve imkânları arkadaşları ile paylaşma duygusu aşılanmalı, böyle olunca arkadaşları tarafından daha çok sevileceği, oyunlarının daha güzel olacağı, başka bir çocuğu sevindirmenin insanı mutlu edeceği anlatılmalı, yaşanan örnekler onun anlayacağı bir dille kendilerine zarif ve kibar bir şekilde anlatılmalıdır. Bencil olursa arkadaşlarının kendisinden uzak duracağı, her çocuğun, her insanın arkadaşına ihtiyaç duyacağı ona öğretilmelidir.
  • Çocukta yardımlaşma ve paylaşma duygusunun oluşmaya başladığı dönem okul öncesi eğitim dönemine denk gelmektedir. Bu sebeple aile, çocuklarını pedagojik formasyonu olan öğretmenlerin çalıştığı okul öncesi eğitim kurumlarına göndermeli.
  • Evde anne ve babasının gün içerisinde karşılaştıkları zorluk ve sıkıntıları birlikte yardımlaşarak çözmeye çalıştığını gören çocuklar, yardımlaşmanın ve dayanışmanın değerini daha iyi anlayacaktır.
  • Çocuklar her fırsatta oyun oynamak isterler. Faydalı bir oyunun asıl amacı eğlendirmesinin yanında, eğitici olmalısıdır. Oyunlarda, paylaşıma ve yardımlaşmaya ihtiyaç duyulan etkinliklere yer verilmeli.
  • Bayramlar, belirli gün ve haftalar gibi kültürel önem taşıyan zaman dilimlerinde toplumsal kaynaşmaya katkı sağlayacak faaliyetlere, aileler çocukları ile birlikte katılmalı.
  • Aileler, çocuklarının çevresinde ve okulunda planlanan sosyal dayanışma ve yardımlaşmayı amaçlayan projelere (kardeş okul, yuvaya kitap uçur, ilaç yardımı vb.) katılımı desteklemeli.
Bu içerik alıntıdır.
Yazar: Şenol Yiğit
Kaynak: