Alsancak'ta Kıbrıs ?ehitleri Caddesi'nde gördüğüm bir kadın, gece saat 10.30'da bir metrekarelik bir alandaki sigara izmaritlerini kaldırım taşlarının arasındakilere varıncaya kadar topluyordu.

Merak ederek sordum: "Neden topluyorsunuz?" "500 lira ver, söyleyeyim." Cebimden 50 kuruş çıkararak verdim ve sorumu yineledim: "Neden topluyorsunuz?" Kadın bir durakladıktan sonra oldukça kısa bir cevap verdi: "Hiiççç!" Yan tarafta bir kuruyemişçi, "Abi, o takıntılı, ondan topluyor." dedi. Bunu neden anlattın şimdi? diyebilirsiniz. Elli kuruş vererek bir şey öğrendim. Öğrenmenin yolu sadece kitaplar değildir. Bir film, bir tiyatro eseri izleyerek de anne-babanızdan da çocuklarınızdan da yeri geldiğinde bir dilenciden de öğrenebilirsiniz. Gerçekten merak ettiğiniz bir sorunun cevabını öğrenmek için kitap da okuyabilirsiniz, para da verebilirsiniz.

ABD'de geçirdiğim son altı ayda insanların her fırsatta okuduğunu gördüm. Metroda, otobüste, kafeteryalarda insanların okuduklarını görüyorsunuz. Kütüphaneler insan kaynıyor. New York'taki ilk günümde ikinci ziyaret ettiğim kütüphane olan Mid-Manathan Library neredeyse bir otobüs kadar kalabalıktı. Bu arada ABD'li üniversite mezunu ortalama insanların gerek kendi kültürleri konusunda, gerekse dünya kültürleri ve meseleleri konusunda cahil diye tanımlanacak kadar bilgisiz olduklarını. Tabii, bu kişisel bir gözlem ve bilimsel bir araştırmayı yansıtmıyor. Ancak son derece sıradan bilgilere sahip olmamaları, hatta kendi dillerindeki kelimelerin birçoğunu doğru şekilde yazamamaları beni şaşırtmıştı. Bu şaşkınlığımı giderecek bir teori geliştirmekte de çok geç kalmadım: 'Amerikalılar çok kitap okuyorlardı; ama yanlış kitapları okuyorlardı.' Kitabın doğrusu- yanlışı olur mu? diye düşünürseniz, elbette olabilir. Türkiye'den yola çıkarak örnek verecek olursak, belgesel izlemekle, Türk yapımı televizyon dizisi izlemenin bize katkısı farklı olacaktır. Birçok örnekte televizyon dizileri bizi eğlendirir; ama bilgilendirmez. ?u sıra çok popüler olan Avrupa Yakası'nı izleyerek ne öğrendiğinizi / ne öğrenebileceğini düşünebilirsiniz ya da geçmişte varsa seyrettiğiniz başka diziler onlardan ne öğrendiğinizi... Yanlış anlaşılma olmasın, bu dizileri seyretmeyelim filan demiyorum. Sadece zamanımızı daha iyi değerlendirebilecek alternatifler var diyorum. Amacınız öğrenmek ise Discovery Channel'da ya da National Geographic'da bir belgesel izlemek, amacınıza ulaşmanıza daha fazla yardım edebilir. Amerikalıların okudukları kitapları neden yanlış diye tanımlıyorum. Genellikle insanların ellerinde gördüğüm kitaplar, popüler romanlar. Yani o yılın en çok satan kitapları. Bu kitaplar, bizim izlenme oranı yüksek dizilerimize benziyor.

Peter ve Doris Drucker'i evlerinde ziyaret ettiğim zaman, dünyanın önde gelen okullarında okumuş, çift mastır derecesi ve doktor unvanı olan Doris Drucker, hiç roman okumadığını söylemişti. "Neden?" diye sorduğumda, "Popüler romanlarla kaybedecek zamanım yok." demişti.

Edebiyat eserleri okumak çok hoşuma gitmiştir. Ama son beş yılda okuduklarının yüzde kaçı öykü ve roman diye sorarsanız, bu rakam yüzde 1-2 seviyesinde kalır. Buradan hareketle bana sık sık sorulan 'ne okumalı?' sorusuna genel bir cevap vermek istiyorum. İlle de edebiyat eseri okuyacağım diyorsanız, önce dünya ve Türk edebiyatı klasiklerini bitirmenizi öneririm. Ardından da araştırma-inceleme-deneme kitaplarına bakabilirsiniz. Arada bir de popüler edebiyat eserlerini okumak size garnitür gibi gelecektir.