Türkiye'nin önde gelen üniversitelerinde görevli bir grup akademisyenin yaptığı 22 yıl süren bir araştırma okulöncesi eğitimin önemini ortaya koydu.

Akademisyenler 1982-2004 yılları arasında okulöncesi ve erken çocukluk eğitiminin hayattaki başarıya etkisini inceledi. Erken Destek Projesi (EDP) adı verilen araştırmada İstanbul'un çoğu gecekondu mahallelerinde dünyaya gelen 217 çocuk üzerinde 3 aşamalı gözlem yapıldı.

EDP, gelişimin yaşandığı eğitim amaçlı anaokulu, gündüz bakımevi ve evde bakım ile anne eğitiminin çocuk üzerindeki etkilerini inceleyen araştırma olarak tasarlandı. Koç Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nden Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı ile Dr. Zeynep Cemalcılar ve Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nden Prof. Dr. Diane Sunar, Prof. Dr. Sevda Bekman tarafından yapılan araştırma projesi 1982-1986 yılları arasında İstanbul'un gelir ve eğitim düzeyi düşük mahallelerinde gerçekleştirildi. Projenin ilk takibi 1992 yılında yapıldı. İlk takip araştırmasından 12 yıl, eğitim programının tamamlanmasından ise 19 yıl sonra yapılan araştırma ise 2004 yılında yapıldı.

1982-1986 yılları arasında yapılan araştırmanın ilk aşamasında 3 ve 5 yaşlarında iki ayrı grup çocuktan kapsamlı veriler toplandı. Araştırmanın ikinci ve üçüncü yıllarında üç ayrı ortamdaki çocukların arasından seçilmiş bir grup anneye "anne eğitimi" verildi. Çocukların ilkokulun bir ila üç yılını tamamlamış olduğu projenin dördüncü yılında yeniden değerlendirmeler yapıldı ve çocukların karne notları dahil ek ölçümler gerçekleştirildi. İlk araştırmanın sonuçları, anne eğitimi ve eğitim amaçlı anaokulunun bilişsel açıdan anlamlı etkileri olduğunu ortaya koydu. Anaokuluna giden çocuklar, hem gündüz bakımevlerine giden hem de eğitim veya bakım amaçlı hiçbir kuruma gitmeyip evde bakılan çocuklardan daha iyi performans gösterdiler. Aynı zamanda anne eğitimine katılan grubun çocukları katılmayan gruptan daha üstün sonuçlar elde etti. Ev ve anne eğitimine katılmayan grup ise değerlendirmelerin hiçbirinde diğer gruplardan üstün puan elde edemedi.

1992 yılında yapılan ikinci araştırmada ise daha uzun vadeli bir takip araştırması uygulandı. O dönemde çocuklar ergenlik dönemine adım atmışlardı. Araştırma, projenin ergenlerin bilişsel gelişimine, okula uyumuna ve aile ilişkilerine odaklandı. Okul başarısı ve akademik yönelim ile sosyal-duygusal gelişim ve uyum açısından değerlendirmeler yapıldığında anne eğitiminin sağladığı kazanımların anaokulunun sağladığı kazanımlara oranla daha uzun sürdüğünü gösterdi. Bu da anne eğitimi programının annede olumlu bir değişime neden olduğu için hem çocuğuyla olan ilişkisine, hem de evdeki genel havaya yansıdığını ve çocuğun süren gelişimini desteklemeye yardımcı olduğunu ortaya koydu. Son olarak 2004 yılında gerçekleştirilen araştırmada da erken çocukluktaki eğitimin daha uzun vadeli etkileri incelendi. Araştırma katılımcıların okulda kalma süresine, sosyoekonomik başarısına, aile ilişkilerine odaklandı. İlk takip araştırmasındaki 217 katılımcının 133'ü bulunabildi ve geri dönüş oranı yüzde 61 oranında gerçekleşti. Katılımcıların 34'ü eğitim amaçlı bir anaokuluna, 50'si gündüz bakımevlerine devam etmiş ve 49'u okulöncesi eğitim almamıştır. Annenin eğitime katılımının gündüz bakımevlerine gitmiş veya evde bakılmış çocukların eğitimine daha fazla etki ettiği ortaya çıktı. Gruplar üniversiteye gitme oranlarına göre değerlendirildiğinde ise şu sonuçlar elde edildi. Anneleri eğitim alan çocuklarda üniversiteyi kazanma oranı yüzde 44,7 anneleri eğitim almayan çocuklarda ise bu oranın yüzde 30,6. Annesi eğitim alan gruptakilerle anaokuluna gidenler ile birleştirildiğinde üniversiteye gidenlerin oranı yüzde 44,1 olarak çıkarken bu oran eğitime katılmayanlarda yüzde 26,6'da kaldı. Katılımcıların çalışmakta olduğu işlere bakıldığında ise anaokuluna giden çocukların gitmeyenlere göre daha yüksek statülü işlerde çalıştığı ortaya çıktı.