Sorunsuz bir gelecek isteyen hemen her gencin ilköğretim sıralarından itibaren peşinden koşturduğu saygın bir mesleğe sahip olmak, Türkiye şartlarında hiç de kolay değil.

Aşılması gereken o kadar çok engel var ki; sınavlar, yarışmalar, sertifikalar, mülakatlar, yüksek not ortalamasıyla bitirilmesi gereken okullar? Herkes neredeyse anaokulu sıralarından itibaren yıllarca sürecek yıpratıcı bir maratonun içinde buluyor kendini. Birini aşınca diğeri dikiliyor gezmenin, oyun oynamanın, eğlenmenin tadına varamamış gençlerin karşısına. İyi bir liseye girmek için Ortaöğretim Kurumları Sınavı (OKS), üniversiteyi kazanmak için Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS), yüksek lisans yapmak için ise Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitim Giriş Sınavı (ALES) engellerini aşmak gerekiyor. Bunlara bir de yabancı dil seviyesini belgelemek için girilen Test of English as a Foreign Language (TOEFL) sınavını da ekleyince sorunsuz gelecek için gençliğe çıkarılan fatura iyice kabarıyor. Çocukluktan başlayıp orta yaş olarak nitelendirilen döneme kadar süren koşturmaca arasında en büyük yarayı ise sosyal hayat alıyor. Sonuçları geçtiğimiz günlerde açıklanan OKS'de birincilik kürsüsüne çıkan Fatih Özkan, tüm olumsuzluklara rağmen sınava girecekler için rahatlatıcı ifadeler kullanıyor. Değerlendirmeye tabi tutulan 99 sorunun tamamını doğru cevaplama başarısını gösteren Fatih Özkan, iyi plan yapanların sosyal hayattan kopmak zorunda kalmayacağını belirterek ?Planlı davrandıktan sonra bilgisayar oyununa bile zaman kalır.? diyor.

?Sosyal hayattan hiç kopmadım'

?Arkadaşlarımla top da oynadım, okulun gezilerine de katıldım, sinemaya da gittim.? diyen OKS birincisi, derslerin ardından kendini ödüllendirmek için bilgisayar oyunu oynamış. Özel Marmaraevleri İhlas İlköğretim Okulu öğrencisi Fatih Özkan sınavlara hazırlık sürecinde kontrollü davranmanın önemine dikkat çekerek şöyle konuşuyor: ?Sosyal hayattan kopmadım. Ama arkadaşlarım bir şeyler düzenlediğinde eğer o gün az ders çalıştıysam ?Ders çalışmam lazım, gelmiyorum' derdim. Kontrollü davrandıktan sonra birçok şeye zaman kalır. Televizyon da izleyebilirsiniz, oyun da oynayabilirsiniz. Yeter ki ders çalışma temposuna zarar vermesin.? Özkan son bir yılda uyguladığı ders çalışma programıyla ilgili şunları anlatıyor: ?Ben okuldan sonra 3-4 saat ders çalışırdım. Yaklaşık 300-400 soru çözerdim. Çözemediklerimi muhakkak hocalarıma sorardım. Konuları birinci dönem bitirmiştim. Sonrasında da sürekli test çözerek tekrar yaptım.? Bol bol kaynak kitap bitirdiğini sözlerine ekleyen Özkan, öğretmen olan annesiyle arasında geçen ilginç diyalogları ise şöyle aktarıyor: ?Bitirdiğim kitapları anneme götürüp torunların geldi, derdim. Annem de bunları yakacağım, derdi. Şimdi herhalde yakarız onları.?

İlköğretim beşinci sınıftan itibaren dershane eşliğinde OKS'ye hazırlanan Fatih Dersanesi öğrencisi Fatih Özkan, yaşadığı sürecin bir öğrenci için hem fiziksel hem de psikolojik olarak yıpratıcı olduğuna dikkat çekiyor. Özkan, ilköğretim öğrencilerinin 7. sınıfa kadar çok fazla sınav stresi yaşamadığını söyleyerek sözlerini şöyle sürdürüyor: ?Tabii 8. sınıfta birçok şey değişiyor. Dershane bir anda yüklenmeye başladı. Böyle bir yüklenme karşısında bayağı üzüldüm, moralim bozuldu. Hatta dershaneyi bırakmayı düşündüm. Ama kaldım ve zaman geçtikçe tempoya alıştım. Alıştıkça da mutluluğum arttı. Başarım daha da yükseldi. Başarı yükseldikçe de derece yapabileceğime inandım.?

?Derece yapmak kısmet işi.? diyen Özkan, sınav günündeki psikolojinin başarıya ulaşmada çok büyük bir etken olduğunu dile getiriyor. İlk yüze giren öğrenciler arasında hiçbir fark olmadığını vurgulayan Özkan, ?Sınav günü sizin kısmetiniz açıksa, siz birinci olursunuz.? diyor. OKS'de uygulanan sistemin değiştirilmiş olsa bile adil olmadığının altını çizen Özkan, ?Ama maalesef başka seçenek yok önümüzde. Olabildiğince hazırlanmaya çalışıyoruz. Sınav gününden bir gün önce başımıza bir şey gelmemesi için dua ediyoruz.? diyor.