Hem ergenlik sorunları, hem de üniversite gibi çetin bir sınavı aşmak kolay değildir. Geleceği düşünmek sizi yıpratabilir. Ama unutmayın ki; bu konuda yalnız değilsiniz. Ve çalışmadan da bu iş olmaz.

Üniversiteye hazırlanan öğrenciler -ergenlik döneminin de etkisiyle- iniş çıkışlarla dolu bir ruh haline sahiptir. Bu ruh halinin etkisiyle, kimsenin onları anlamadığını ve başkalarının problemi olmadığını düşünürler.

Sınava hazırlanmak zor bir süreçtir. Çünkü belirsiz bir gelecek için çalışıyorlar. Üstelik çocukluktan çıktıkları bu dönemde, ağır bir sorumluluk omuzlarına yüklenmiş durumda. Peki, bu ağırlığı omuzları ne kadar taşıyabilir? Adayların bunu taşıyabilmesi için ağırlığın azaltılması gerekli. Bunun yolu, düzenli çalışmaktan geçer. Ancak bazı adaylar düzenli çalışsalar bile, sürekli depresyon hali içerisindedir. Başkalarının sorunsuz olduğunu düşünmek, onları yıpratır. Oysa gerçek, onların düşündüğünden farklıdır. Karacaoğlan’ın dediği gibi ‘Aradım dünyayı dertsiz yok imiş’. Herkesin sorunları vardır. Sınav; planlı çalışılırsa, çözülebilecek bir sorundur. Çözümü olan şeyler; sorun sayılmaz, yeter ki çözüm yollarını uygulamayı bilelim.

Öğrenciler, özgürlüklerinin olmadığını düşünürler. Her insanın sorumlulukları vardır. Bir mesleğe sahip olan insanlar da, özgür değildir. Çünkü yetki (statü); sorumluluğu beraberinde getirir, sorumluluklar ise bireyin davranışlarını sınırlar, dolayısıyla özgürlüğünü kısıtlar. Mutlak özgürlük yoktur.

Sınav dönemindeki ruhsal durumu, dört başlıkta inceleyebiliriz

BİRİNCİ DÖNEM

YILIN BAŞI RAHATLIĞI

Bu dönemde, öğrencilerin sınavı kazanacaklarına dair inançları tamdır. Henüz çalışmaya başlamamışlardır; ancak başlamakta kararlıdırlar. Bu dönem, öğrencinin ders çalışma konusunda bir zorlukla karşılaşmasına kadar devam eder.

***

İKİNCİ DÖNEM

BEN ÇOK ZOR DURUMDAYIM

Ders çalışmaya bir türlü başlayamama, herhangi bir konuyu anlamama, deneme sınavlarında istediği sonucu elde edememe, belli başlı zorluk çeşitleridir. Bu dönemde öğrenci, sürekli etrafındaki (ona göre) mutlu ve özgür insanları gözlemler. En zor durumda olanın, kendisi olduğunu düşünür. Kimse onu anlamamaktadır. Üstelik herkesin ondan bir beklentisi vardır. Aday, ‘Batsın bu dünya’ modundadır. Bu dönemde realist olup, kendisini toparlayarak zorlukları alt ederse, diğer dönemleri yaşamadan üniversiteye girer. Duygusallığı devam ederse, üçüncü döneme -hiç fark etmeden- geçiş yapar.

***

ÜÇÜNCÜ DÖNEM

BU SINAV SİSTEMİ YANLIŞ!

Aday, yalnızlıktan kurtulmak için kendisi gibi hisseden adayların yanına yaklaşır. Beraberce sorunlarını masaya yatırırlar. Fakat sorunlar konuşarak çözümlenemeyeceği için masadan kalkamaz. Bu dönemde aday, ‘kış sinekleri’ gibidir. Hareketleri yavaş ve çaresizdir. Mutsuzdur. YGS ve LYS’nin ne kadar yanlış bir sınav olduğunu, sistemin değişmesi gerektiğini savunur. Sınavı kazananları değil, kazanamayanları ölçüt alır. Bu davranışı, buhranlarını artırır. Aday bu dönemde, çalışan arkadaşlarını örnek alır ve düzgün bir program uygularsa, kendisini toparlayabilir.

***

DÖRDÜNCÜ DÖNEM

YILIN BAŞINDA OLSAYDIK!

Sınavın yaklaştığı dönemdir. Aday, ne yapması gerektiğine karar vermiş ve ‘Yılın başında olsaydık!’ diye hayıflanmaktadır. Adaylar bu dönemi yaşamak istemiyorlarsa, daha önceden önerilen çözüm yollarından birisini denemelidirler. Henüz dördüncü döneme çok var, elinizi çabuk tutmaya ne dersiniz?

Bu içerik alıntıdır.
Yazar: Ebru Kodak / Psikolojik Danışman, Eğitim
Kaynak: